Saturday 26 August 2023

70. Dünya ve insanlık tarihinin neresindeyiz-Bir toparlama yazısı


Gözlerinize bakarak konuştuğumu hayal etmek isterim. Onun için kendi fotoğrafımı başa iliştiriyorum.

 


Dünya ve insanlık tarihinin neresindeyiz?-Bir toparlama yazısı

Burada üzerinde duracağım konular, yeni dünya düzeni, büyük resetleme, küresel ısınma, küresel kıtlık, yangınlar, depremler, lgbtq+, salgın hastalık geçmişi ve geleceği, Kripto paraların geçmişi ve geleceği, hakikat ve çözüm.


Evet dostlar, bir toparlamaya ihtiyaç var. Çünkü kişisel, ailesel, toplumsal, ülkesel problemlerin içinde kayboluyor insan ve bunların ötesine geçip daha büyük resme bakmakta eksik kalıyor bazen. Sözlerim komplo teorisi olarak yaftalanmış bilgilerin bazı tekrarı olacaktır. Kaldı ki komplo denilen bir çok şeyin gerçek olduğu ortaya çıktı ve dünya tarihinde tam bu noktadayız.

Sadece televizyonumda gördüğüme, gazetemde okuduğuma inanırım diyenlerdenseniz ve kazaara bu yazıya geldiyseniz, sorun yok. Kendinizi koruyup dilediğiniz an bu sayfadan çıkabilirsiniz. Bu yazı derin uykunuza zarar verebilir. Sizi inandıklarınızdan şüphelenmeye ve uyanmaya çağırabilir. Ama kalmayı da seçebilirsiniz, açık bir kalp ve zihinle duymak için... Sonunda kalbiniz bilir. 


Konuları doğru bir temelin etrafında sarıp aktarmak gerek. Yeni Dünya Düzeni! Dünyanın ekonomisini ve insanlığın gidişatını, para, dincilik, tarikatçılık, cinsiyetçilik, ırkçılık, bilimcilik, uyuşturucu, insan ticareti, petrol, savaşlar, hatta atmosferik olaylar gibi araçlarla yöneten, kendine elit diyen, dünya nüfusunun 0,01'i olup da zenginliklerin çoğunluğuna sahip olan, düşünebileceğinizin çok ötesinde teknolojik kapasiteye sahip, binlerce yıldır kan bağıyla yönetime gelen, hasta ruhlu, büyücü, varlıkların saldırısı altındayız, insanlık ve dünyan olarak.


Tekrar söyleyeyim: Dünya ve insanlık olarak bizden sayıca çok küçük ama üzerimizde duygusal, zihinsel, hatta ruhsal kontrol araçları kullanan karanlık bilinçli varlıkların saldırısı altındayız.


Buraya kadar söylediklerim bilimkurgu fantezi gibi geldiyse, daha dur, başlamadık bile. Hakikat çiğneyip yutması ve sindirmesi çok zor bir taş gibi.


Kolaylık açısından bu andan itibaren o karanlık niyetli guruba "gidiciler" diyeceğim.

     

Gidiciler dünyayı daha kolay yönetebileceklerine inandıkları yarım milyar nüfus seviyesine çekmek istiyorlar.  O yarım milyar insanın da duygu, düşünce ve bedenleri üzerinde tam kontrol kurmak istiyorlar. Planlarının ilanını her yıl Dünya Ekonomik Forum toplantısında gerçekleştiriyorlar. Tabii bu kısmi bir ilan; tüm açıklığıyla değil. Yalnız sır perdesinin önünde görünen kadarını ilan ediyorlar. Çok daha az katılımcılı, özel ve daha karanlık toplantılarda alınıyor asıl kararlar.

Ekonomik forumuna,  planlarının uygulayıcısı olacak ülke başkanları, şirket sahipleri, üniversite profesörleri, toplum rol modeli haline gelmiş bazı aktör ve aktristler, hatta dini önderleri, çevreci önderler vb. katılıyor.

  Nüfusu düşürmek için salgın hastalıkları, yiyecek firmalarını, ilaç firmalarını, gdo'lu tohum fidan üreticilerini, gökyüzüne zehirli atıklar salacak uçak ve kimya şirketlerini, uyuşturucu üretimi ve dağıtımında mafyaları ve devlet insanlarını vb. kullanıyorlar. 

Senelerce her ülkeyi alt sınıf, üst sınıf, solcu, sağcı, dinci, dinsiz, beyaz, sıyah vb. bölmüşlerdi. Şimdi daha da çok kompartmana ihtiyaçları olduğu için LGBTQ++, sıvılananlar, sıvılanmayanlar, bilime inananlar- inanmayanlar gibi de ayırmaya başladılar. Ne kadar çok kompartman olursa insanlık o kadar hızlı boğulur ve yok edilir.

Şimdi gidicilerle ilgili o çirkin temel gözüktüyse planlarını birer konu olarak etrafında toparlayalım.


LGBTQ+ 

Gerçekten böyle bir ayrıma ihtiyacımız var mı? Eşcinsel topluluk kendilerini toplumun ayrıştırılmış bir ırkı olarak tanımladı sanki. Toplum içinde siyah beyaz, müslüman hristiyan, kadın erkek olarak ayrılmaksızın her kes her işi icra edebilir, her kes her hizmetten eşit olarak faydalanabilir, her kes düşüncelerini, tarzını başkalarının özgürlüklerini çiğnemeden ifade edebilir. 

Gidiciler ayrışmanın daha da güçlenmesi için cinsel tercihleri cinsiyetle karıştırarak konunun etrafında akılları karıştırıcı bir bulut yarattılar. Ah onlar çok fırsatçıdır ve olmakta olanı sahiplenip daha fazla kaos ve beyin sisi yaratmak konusunda ustadırlar.

Önce net bir şekilde ifade olsun ki iki cinsiyet vardır doğada. Kadın ve erkek. 

2 tür cinsel tercih vardır heteroseksüel, transseksüel. Yani karşı cinsle ve ya hem cinsle hormonal ve fiziksel bağlantı kurma durumu.

Cinsel tercihler karmasal nedenlerle belli olur. Kontrol dışıdır. Cinsiyetiniz ne olursa olsun hormonlarınız öyle gerekiyorsa karşı cinsiyete yakınlık doğurabilir. Bu da demek oluyor ki karmasal nedenler ortadan kalkarsa beden ve hormonlar da kendini yeniden düzenleyip karşı cinse ilgi göstermeye başlayabilir.

Bunun örnekleri çoktur. Ama bir ameliyat geçirilirse, hormonal ilaçlar kullanılırsa o geri dönüş kapısı bu hayat için kapıtılmış olabilir. Bu da tabii onurlandırılması gereken bir seçimdir.

Ama bu gidiciler cinsel tercihleri çoculara, gençlere seçebilecekleri birer cinsiyet olarak öğretip dahası türlü yöntemlerle özendiricilik yaratmaya çalışıyorlar. 

Alternatif internet kanallardan izleyerek, dünyada çoğaldığını gördüğüm bir durum bu. Ve bu gençlere ailelerinin rızası olmadan hormon tedavisi alabilmeleri ya da ameliyat olabilmeleri için yol da gösteriyorlar. Özendiricilik ise Disney filmleri başta olmak üzere, nerdeyse tüm filmlerde, şarkılarda, ünlülerin çocuklarında ortaya çıkıyor. 

Lgbtq+' ın son harfi olan Q, queer diye bir kelime. Anlamı garip, tuhaf. Böyle bir cinsiyet olduğunu söylemek kadın ve erkek olmanın kutsallığına hakarettir. O sondaki "+" ise yeni sözde cinsiyetlerin doğmak üzere olduğunu ifade ediyor. Örneğin Pedofililer. Tabii ne büyük uğraş içindeler bunu normalleştirmek için.

Şu an size uzak geliyor olabilir ama Amerika'da oluyorsa tüm dünyada olması planlanmıştır. Amerika'da anne, baba, kayınvalide, kayınpeder , kız, oğul gibi kelimeler cinsiyetçilik olarak kabul edilip kullanımdan kaldırılıyor. Kadınlara artık kadın değil "Doğum yapabilen" diyorlar.

Erkekleşmiş kadınların ve kadınlaşmış erkeklerin toplumunda hormonal bir kaos yaşanıyor. 

Hadi ama Gökhan daha önemli konularımız var diyenleri duyuyorum... Çocuklarınızın kadın ve erkek konusunda kafası karışık yetişmesine izin vermeyin dostlar. Onlara yanaşan tehdit çok sinsi. 

Üreyemeyen bir toplum, hele de yapay zeka ile birleştirilirse, yarı insan yarı robot bir toplum ortaya çıkar; tam fişi çekmelik olur. 


Yapay zeka modülü, başka bir yapay zeka modülüne derki:


"Hey şuna bak xu22b emirlere karşı çıkıyor."

 Diğeri cevap verir: Fişini çek.


Yok artık, iyice bilim kurgu oldu mu diyeceksin?

İnsan beyni ve Ai'ı birleştirme projesi Elon Musk denilen kukla karaktere ait. Oğluna verdiği isim ise: X Æ A-12 Musk. Şaka değil. 


Gökhan sen değilmiydin hepimiz biriz diyen, kadına kadın dense ne olur denmese ne olur o zaman...

 Evet, zihninizi durdurduğunuz yerde, daha yüksek bir bilinç alanına girildiğinizde ne kadın kalır ne erkek, ne beden, ne zihin... O meditasyondan aldığınız deneyimin gücüyle gözlerinizi dünya realitesi denilen rüyaya daha bilinçli açarsınız; kadın, erkek, siyah beyaz demeden tüm varlıkların Tanrısallıklarını bilir ve onurlandırırsınız. Ancak dünya realitesini yok saymazsınız. Para varsa vardır. Erkek-kadın varsa vardır. Savaşlar varsa vardır. Güzellikler varsa vardır. Gidiciler ve planları varsa vardır. Olanı saptırmadan, olduğu gibi görür ve kabul eder ve pozitif bir dünya değişimi için sen ne yapabiliyorsan onu yaparak yaşarsın. Realiteyi olduğu gibi net görememek rüya içinde rüya görmeye döner. Sonra rüya içinde rüya, içinde rüya içinde rüya... Ah dejavu.

Diğer bir konuyu saralım temelin etrafına: KÜRESEL ISINMA. Kocaman bir yalan. Yalanı ne kadar büyük atar ve ne kadar çok bağırarak tekrarlarsan o kadar çok insanı inandırabiliyorsun.

 Bir çok onurlu bilim insanı dünyanın toprak buzul katmanlarında yaptıkları çalışmalar ile, uzun zaman periyodları içinde dünyanın bazen ısındığını bazen de soğuduğunu ve bu değişimleri manyetik kutup kayması denilen  doğa olayının takip ettiğini ortaya koydular. Onları duydunuz mu? büyük ihtimalle duyamadınız. Çünkü medya o küçük karanlık gurubun , küçük karanlık bilim insanlarını ilahlaştırırken, ajandalarına hizmet etmeyen bilim insanlarını komplo teorisyenliğiyle, delilikle, cahillikle suçluyor. Bu da yetmiyorsa lisanslarını iptal ediyorlar. Yetmezse vurup ortadan kaldırıyorlar. 

Gidicilerin bilim insanlarının desteğine çok ihtiyacı var. Çünkü bir çok konuda hikayelerini daha inandırıcı hale getirecek olanlar toplumun güvenini kazanmış olan bilim insanları.

Geçen bir kaç sene o bilim insanlarına körü körüne inanan, sıvılanmayanlara maddi manevi baskı uygulayan, kendisi de 3-5  doz sıvılananlara neler oldu?

Ama bilemezsiniz medyanız bu haberleri vermediği için. Ben söyleyeyim. Çok insan kalp krizi yaşadı, öldü, sakat kaldı.  Almanya ve Japonya'da sıvı ölümleri davaları açıldı. Devletleri milyonlarca dolar ödeme yapmaya başladı. Sıvılananlardan olduysanız  endişe etmeyiniz . Bedeninizi detoks edecek yiyecek-içecek ve uygulamaları aramaya başlamanızı tavsiye ederim. 

Velhasıl küresel ısınma diyorduk. Bu balonu kullanarak insanlığı, dünyayı ısıttıklarına ve sayılarının azaltılması gerektiğine, hayatlarının da onların belirleyeceği şekle sokulması gerektiğine inandırmaya çalışıyorlar.

Evet gidicilerin insanlığın geleceği için detaylı tasarımları var. Mesela mülkiyeti olmayan, vegan adı altında labaratuar eti yiyen, çiftleşmeyen, üremeyen, bir inanca ve ya ideale bağlantısı kalmamış insanların ufak topluluklar halinde, minik ai (yapay zeka) yönetimli kasabalarda yaşaması. Her kesin cüzdanının çip olarak bedenlerinde olması. 

Et yersen, araç sürersen, ürersen dünyayı ısıtırsın. Hatta nefes vermeyi bırak; karbondioksitin fazla geliyor bu dünyaya.

Komik olmayan bir fıkra gibi. Ama onlar özel jetleriyle sıradan bir insanın bir ömür üretemeyeceği karbonu bir yolculuklarıyla üretiyorlar. 

Karbon; bu kelimeyi daha çok duyacağız önümüzdeki günlerde. 


Bu arada 10 seneyi aşkın süredir veganım. Dilerim ki bir gün tüm insanlık vegan olur. Doğru gerekçeyle, doğru şekilde olması en hayırlısı olur. Nasıl olur da bir insan bedeni ihtiyacı olan tüm gıda değerlerini, nefesten, güneşten, sudan, sebzeden, meyveden, baklagillerden alabilir de yine de bir hayvanın canının alınmasına razı olabilir? 

Bu gün bu, çoğunlukla umursamazlık - görmezden gelme ile oluyor.

Çünkü bakılsa ve verilen acı hissedilse , vicdan bir daha izin vermez yemeye. 


Gidicilerin hayalindeki gelecekte de herkes vegan; güya... Hayvan dna'sı ile modifiye edilerek labaratuardan üretme etler.  Böcek burger falan..

Nerde kalmıştık... Bu iğrenç yapının üstüne bir konuyu daha dolayalım. Orman yangınları, depremler, fırtınalar.

Öncelikle dünyanın manyetik kutup değişim zamanına yaklaştığımız için her türlü güçlü doğal afetler kendiliğinden gerçekleşmekte. Ama gidiciler bu durumu da aşırılaştırarak küresel ısınma plan ve programlarını alelacele devreye almaya çalışıyorlar.

Her türlü hava durumunun ve depremin  H.A.A.R.P teknolojisiyle gerçekleştirilebildiğini biliyorsun değil mi? Aaa yok canım buna da komplo diyecek birileri yaşıyor mu 2023'de... Evet yaşıyor. İyi günler.

Şimdi bir de Lazer silahıyla gökyüzünden  odaklandıkları yerde yangınlar çıkartabiliyorlar. Çok ısındı ya dünya ondan yanıyor her yer hesapta...

Yakınlarda Maui adasının bir bölümü yandı. Aynı yolun üstünde mavi renkte olan araç ve alanlar yanmamış. Neden? Lazer mavi renk olan yerde yakma etkisi doğuramıyor. Bir sokak dolusu araba yanmış, mavilere hiç bir şey olmamış...

Aynı gün dünya üzerinde çıkan yangınları gösteren nasa haritası kıpkırmızı. Dünyayı yakmışlar. Bazı yerlerde bir sokak yanmış yanındaki orman yanmamış. Çünkü o şehirde uzun zamandır akıllı şehir  yapma arzuları varmış.

Bizdeki yangınların da türlü yollarla aynı amaçlar doğrultusunda çıkarıldığına inanıyorum. 

Bu satırları okuyup umutsuzluğa düştüğümü sanmayın. Fırtına bir öyle çarpıyor, bir böyle çarpıyor. Silkelenmemiş insan kalmadı dünya üstünde. Bu uyanış demek. Umutluyum.

Hem konuları toparlayıp bu çirkin yapıyı gözlerimizin önüne bir kere daha görünür çıkarmak istedim, hem de umudumu sizlerle paylaşmak istedim dostlar.

Çok güzel şeyler oluyor. Bunlardan biri de Kripto-Blok zinciri - merkeziyetsiz ekonomi.

Yönetimi tüm kullanıcıların elinde olan elektronik-online bir ağ (blok zinciri). O ağın her bir yapı taşı (blok) bir değer. Her bir blok üzerinde bilgi taşıyabiliyor. Yöneticisi olan topluluk kimi 15 yaşında Afrika'da, kimi 30'unda Türkiye'de, kimi 60'larında Japonya'da, kimi 20'lerinde Rusya'da, Amerika'da, Nijerya'da. tüm ülkelerde ve milyonlarca senin benim gibi insanlar.

Milyonlarca insan bu ağları merkeziyetsiz bir şekilde şeffafça tutabiliyorlar. Ağa konulan bilgi asla manipule edilemiyor. Çünkü aynı anda tüm kullanıcıların bağlantısında görünür oluyor.

Böyle merkeziyetsiz bir sistem bir gün oy kullanma sandıklarının yerini aldığında hileye imkan kalmayacak. Bir gün dünya ekonomisi bu ağ üzerinde olduğunda karanlık oyunlara yer olmayacak. 

Bir gün kişisel bilgiler bu ağ üzerinde olduğunda, bilişim tarihinde ilk kez tam bir bilgi mahremiyeti oluşacak ve hiç bir kurum kişisel bilgilerini çalamayacak. Çünkü ağdaki milyonlarca insanın bilgisayarları bu güvenliği sağlayacak şekilde dizayn edilmiş  programı kullanıyor olacak. Benim anladığım kadarıyla anlatabiliyorum.

Ayrıca bu ağın yapı taşı para yerine geçebilen bir değer. 

Bir gün derlerse ki: "sıvılanmayanlar bankadan parasını çekemez", kullanacağın bu çeşit bir merkeziyetsiz ekonomi yapısıyla özgürlüğünü korumaya devam edebilirsin. Altın ve gümüş de işe yarar o zaman. ama onları taşımak çok daha zor.

(aman sanki külçe külçe altımız var.. ben de ilahii .. hihi..) yani diyorum varsa külçeleriniz zor olur taşımanız ve güvenliği.

Geçen sene Kanada'lı kamyon şoförleri sıvıları protesto ettiğinde banka hesapları dondurulmuştu.

Bu çeşit bir güvenlik ve bu çeşit bir merkeziyetsizlik yüzünden, gidicilerden ve kuklası olan hükümetlerin baskıcı düzenlerinden kaçan milyonlarca belki de miyarlarca insan bu yeni ve düzene meydan okuyan sisteme akın edecek. O zaman blok zincirlerin para yerine geçtiğini söylediğim yapı taşlarının değeri de çok yükselecek.(Yatırım tavsiyesi değildir demeyeceğim. Kalbine ve zekasına güvenenler için gayet güzel yatırım aracıdır.)

Bitcoin o kripto projelerinin babası-ilk jenerasyonu imiş. Ve merkeziyetsizliği yeni jenerasyon projelere göre çok zayıf.

İkinci jenerasyon kripto projeler doğmuş. Öncüsü Etherium. Güvenlik ve merkeziyetsizlik geliştirilmiş.

Sonra da 3. jenerasyon projeler doğmuş. En merkeziyetsiz , en güvenli, en hızlı olanlar bu 3. jenerasyonda olsa da bitcoin ilk gelmiş olmanın avantajını fiyat olarak hala yaşıyor. 

Gidiciler kripto camiyasını da elinden geldiğince sahiplenip bünyesine almaya çalıştı. Çünkü yok etmeyi başaramayacağı bir gelişimdi. Şu an aşırı alım ve satımlarla piyasada büyük dalgalanmalara sebep olarak küçük yatırımcıları acıtıyor ve yeni yatırımcıların gelişini engellemeye çalışıyorlar.

Ama insanlar dalgalar halinde hareket ediyor ve gelmekte olan yeni dalga gidicilerin kontrol edemeyeceği büyüklükte bir dalga.

O dalga hem ruhani yükseliş dalgası hem de fiziksel güzel gelişmelerin dalgası. Dünyada kontrol edemedikleri, edemeyecekleri bir çok güzel gelişme oluyor her gün.


Mesela 15 yaşında bir otistik çocuk çıkıyor ve canı öyle istediği için pentagonu hackliyor.

İlahi planı kalbim öyle seziyor ki, insanlığı daha iyi günler bekliyor.

Belki şimdi en kaotik, en acıtıcı andayız. Ve o çirkin yapı gözlerimizin önünde sallanıyor. Evet sallanıyor. Sağlam değil. Bunu onlar da biliyorlar ve hep panik halindeler.

Gün geçmiyor ki hata yapmasınlar ve  yeni bir ifşaa gerçekleşmesin. Bir bilim insanı çıkıyor ve diyor ki mesleğimi kötüye kullandığım için çok pişmanım. Bunu bunu bunu, şunu şunu yaptık ve buna sebep olduk.

Yıkılmak üzere olan yapılarının üzerine geri kalan birkaç paçavralarını da saralım.


KITLIK. Buğday siloları yakılıyor, buğday tarlaları yakılıyor. Savaş yoluyla tahıl ticaret yolları kapanıyor. Büyük tarım arazileri gidicilerin şirketleri tarafından satın alınıyor. Çünkü kendi dizayn ettikleri yiyecekle beslenmesi şart o yarım milyarın. Buna böcekler de dahil. Billgates bu konularda öncülük yapan hayırseverimiz.  

Bir de bir SALGIN daha...Bir salgın daha istiyorlar ve geliyor gelmekte olan. Geçen sefer korkutup istediklerini yaptırabildikleri insanlara aynısını yapabilecekler mi?

Bir çok insan "Akıllandım artık, asla diyecek".

Kimi de yine balıklama atlayacak.

Belki bu defa korkutuculuk dozunu arttıracaklar. İradene sahip çıkabilir misin?

Ruhunla bağlantıda kalabilir misin? Nefes al.

Olmakta olan güzel şeylerden biri de dünya çapında bir pedofil ağının ortaya çıkartılmasında çok yeni bir basamağa varılmış olması. 

O pedofil ağını ifşaa eden ve çökertmekle meşgul yüzlerce insan iş başında. Pedofil, gidicilerin en sevdiği konulardan biri. Kollarını sıvayıp çıkamıyorlar işin içinden. Çünkü her yön delil ve her yönleri , her yerleri pislik ve günah.  

Sound of Freedom isminde bir ifşaa filmi yapılıp 5 sene süren durdurulma çabalarına rağmen bu sene yayınlandı ve kollektifde büyük bir uyanış başlattı. 


Gidicileri gönderecek olan bizleriz. Bizim çağımız geldi. Işığın ve sevginin çağı geldi. Herkesin yapabileceği harika şeyler var. Herkes kendi yapabileceği harika şeyleri yapsın ve çevresine mutluluk ve umut yayılsın. 

Kimisi de hayatını riske atacağı ve hatta belki feda edeceği konumlarda yaşıyor. Herkes o büyük dalgayı bekliyor harekete geçmek için. 


Benim şu anda yapabildiğim en harika şey bu yazıyı yazmak ve paylaşmak oldu. biraz sonra yapabileceğim en harika şey bir papatya çayı içip dinlenmek olacak.

Geçen gün de kalbime dolan sözlerle aşağıda linkini paylaşacağım şarkıyı yaptım ve paylaştım.

Şarkı diyor ki: Ben Benim ve Bu Yeterli


Bu çürük binanın yıkılması için yapabileceğin tek şey kendin olmak.

Kendini yetersiz ve küçük hissedersen hatırla:

https://soundcloud.com/gokhan-atis/mutlulugun-sirri-ben-benim

Ben Benim ve Bu Yeterli

Sonsuz şükür.



Not: Soundcloud üstünde iki dosya- 27 şarkı kaydettim. hepsini bilgisayarına indirebilirsin.


ÖNEMLİ EKLEME !!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!

Yazıyı paylaştıktan 2 gün sonra karşıma çıkan yabancı kaynaklı bir haberi okuyarak şu yazıyı yazıp paylaştım fb'ta (Sıvılananlar için detoks programı!)

!taşlar yerine oturuyor. Amerikan ilaç jurnalinde sıvıların yan etkisi olan spike protein ve sonucu olan kanda pıhtılaşmaya karşı bir detoks programı -kür yayınlanmış. İlgilenen dostlara duyurulur.
(Yazıya hızlıca göz attım:
• Nattokinase: 2000 fibrin units (100 milligrams) ağızdan günde 2 defa
• Bromelain: 500 milligrams ağızdan günde 1 defa
• Curcumin: 500 milligrams ağızdan günde 1 defa
(bunlar bazı doğal enzimler ve bitkisel maddeler)
türkiye de var mı hemen biraz baktım:
Nattokinase (nattodan alınan bir enzim -bir japon fermente yiyecek)
Online satılıyor. Var.
Bromelain (Trendyol'da bile var)
Curcumin (çiçeksepetinde var.. bir kaç yerde var. Zerdeçal ekkstraktı bu.
aslında her gün zerdeçal karabiber yağda kızdırarak yemeklerinizde kullanmanız da düzenli olarak işe yarayabilir (Bu çok uzun zamandır benim diyetimde ve sağlıklı bir bedenin önemli bir destekçisi)
ayrıca makaleyi yazan ünlü profesör der ki:
ilk sıvılanma sonrasındaki 2 gün içinde herhangi bir yan etki deneyimlediyseniz risk devam ediyor ve bu 3 ilacı her gün 1 sene boyunca almanızı tavsiye ediyor.
eğer sıvılanma sonrasında bir yan etki yaşamadıysanız büyük ihtimalle riskinizin olmadığını söylüyor.
Bu amerika'nın ve dünyanın saygın sayılan ilaç magazinlerinden biri!
Bizde de sıvılara karşı uyaran güzel doktorlar vardı. Ve onların da bazı detoks tavsiyeleri var araştırırsanız..
Ruhunuzun güzelliğini ve ışığını temsil etmeyen tüm zehirler bedenlerinizden dökülsün. Aşk olsun.

haber kaynağı: