Aralık ayında,
Nil nehrinin en güney bir noktasından, kuzeyde Kahire’ye dek, dünya
çakralarında ve piramitlerde ışık demirlemek niyetiyle meditasyon yaparak yol alacağız.
Bu mekanlardan bazılarında bize niyetinizle katılmak ister misiniz?
Yapacağımız
meditasyonda ışık hem bizleri biraz daha şifalandırıp bilinç olarak
yükseltir, hem de dünyaya varlıklarımız aracılığıyla demirlenecektir.
Yuuka ve ben kısmetse aşağıda verdiğim saatlerde, bildirdiğim alanlarda olup, meditasyon yapıyor olacağız. Yine kısmetse, sizlerin katılımıyla ışığı yeryüzüne ve kollektif bilince ileten tek ve geniş bir kanal olacağız.
Yuuka ve ben kısmetse aşağıda verdiğim saatlerde, bildirdiğim alanlarda olup, meditasyon yapıyor olacağız. Yine kısmetse, sizlerin katılımıyla ışığı yeryüzüne ve kollektif bilince ileten tek ve geniş bir kanal olacağız.
15 Aralık 16:00
Denderah Tapınağı (Hathor)
20 Aralık 13:00 Djoser Pyramidi
21 Aralık 13:00 (Cheops) Giza piramidi kraliçe odası
21 aralık 13:21 (Cheops) Giza Piramidi kral odası
(Burada verilen
saatler Türkiye saatidir. Mısır Türkiye’den 1 saat geride.)
Meditasyonları
yapacağımız tapınakların her biri birer dünya çakrası-vorteks alanıdır. Yani
ışığın kolaylıkla demirlenebileceği dünyanın bağlantı noktalarıdır. Bu tapınak
ve piramitleri seçmemizin sebebi budur.
Yolculuk
koşullarının gerektirdiği gibi saatlerde bazı değişiklikler olabilir. Yolculuğumuz
boyunca fırsat buldukça fb etkinlik sayfasını yenileyip, yeni saatleri,
bilgileri ve hisleri buradan paylaşacağım.
Meditasyona
katılmanız için şu niyeti etmeniz yeterli:
“15 aralık Danderah
meditasyonuna, dünyaya ışık demirlemek
niyetiyle katılıyorum. Bu niyette kavuşan Aşk’ın üstadlarına şimdi katılıyorum.
Alemlerin Yaradanı, senden ışığını
diliyorum; ışığına teslim oluyorum. Şükürler olsun.”
(Danderah Tapınağı, Tanrıça Hathor'a adanmış. Kutsal Anne, İlahi Aşk Sarhoşluğu, Müziğin ve Dansın Tanrıçası)
“20 aralık Djoser Piramidi meditasyonuna, dünyaya ışık demirlemek niyetiyle katılıyorum. Bu
niyette kavuşan Aşk’ın üstadlarına şimdi katılıyorum. Alemlerin Yaradanı, senden ışığını diliyorum;
ışığına teslim oluyorum. Şükürler olsun.”
Djoser Piramidi
“21 aralık Giza
Piramidi meditasyonuna, dünyaya ışık demirlemek niyetiyle katılıyorum. Bu
niyette kavuşan Aşk’ın üstadlarına şimdi katılıyorum. Alemlerin Yaradanı, senden ışığını diliyorum;
ışığına teslim oluyorum. Şükürler olsun.”
Giza Piramidi
Giza Piramidinin iç yapısı; Queen'Chamber -Kraliçe Odası, King's Chamber, Kral odası.
(Bu piramitlerin firavun ve kraliçeler için yapılmış birer anıt mezar olduğu tezini satanlar insanlığı dünyanın gerçek tarihi konusunda karanlıkta bırakmaya çalışan ailelerdir.)
(Giza piramidi
meditasyonunda ilk 21 dakika piramidin “Queen’s Chamber” yani Kraliçe odası
olarak bilinen bölümünde olacağız. 21 dakika sonunda ise en az 12 dakika kadar
süreyle “King’s Chamber” olarak bilinen Kral odasında olacağız. Meditasyonumuz
en az 33 dakika sürecek. Bu iki kompartman arasındaki geçişimiz için ayrıca
niyet etmenize gerek yok. Meditasyonun başında edeceğiniz niyet yeterli.)
Meditasyona
başlarken burnunuzadan derin ve sakin nefesler alıp verin. Kendinizi birşeyler
görmeye, duymaya zorlamayın. Sadece bedeninizi rahatlatın ve beklentisiz bir
dinleyişte kalın.
Her bir
meditasyon en az 15 dakika sürecek. Tabiiki vaktiniz varsa daha uzun
meditasyonda kalın. Bittiğinde bolca su için. Olan hem sizin, hem tüm insanlığın,
hem dünyanın şifasıdır, yükselişidir.
Fb etkinlik sayfanıza katılmanızı da tavsiye ederim (Saatlerde olabilecek değişiklikleri ya da alanda hissettiklerimizi paylaşabileceğimiz bir platform olsun orası.
fb etkinlik sayfası: https://www.facebook.com/events/796802724066103/
Birbirimizin
şifası ve yükselişi için burada ve hizmetteyiz.
Davetimiz
hakkında bu kadar söz yeterli.
Karanlık çağın
bitimi, aydınlık çağın başlangıcı, yükseliş ve ışık demirlemek konularında birşeyler
okumak isterseniz, yazım aşağıda devam ediyor.
000000000000000000
000000000000000000
000000000000000000
Geçmiş insanların
Tanrı ve Tanrıçalar olarak bilip tapındıkları galaktik varlıklar, gün gelmiş
uzay gemilerine binip dünyadan ayrılmışlar.
Bazıları
insanlığın kendi gücünü bulabilmesi için bilgi miras bırakmış.
Bazıları da insanlığın
köle kalması için büyük savaşlar ve kaos miras bırakmış.
Sonra onlardan geriye
kalan tarikatlar başlamış perdenin arkasında çalışmalara ve çatışmalara; insalık
uyansın mı, uykuda kalmaya devam mı etsin diye…
Bu oyunda
karanlığı oynayanların en büyük kabusu önüne geçemeyecekleri kozmik düzeyde bir
bilinç yükselişiymiş. 25,675 yıl’da bir, dünyamızın galaktik merkezin büyük
güneşiyle (kara delik) hizalanması sonucunda üzerinde yaşayan varlıkların bilinç
frekanslarında yükseliş olmuş.
Büyük yükseliş olayının
yaklaşmaya başladığı son bin yılllarda karanlığın oyuncuları olan Tanrı ve Tanrıçalar kozmik hiyerarşinin
yaptırımı ile Dünya’dan ayrılmak zorunda kalmışlar. Ama dünyada bulundukları
süre boyunca kurdukları tarikatlar ve o tarikatlerin üyeleri olan firavunlar, imparatorlar,
kraliçeler ve insan güruhları, Tanrılarının-Tanrıçalarının dolaylı etkilerini
dünyaya getirebilmek için ruhani çalışmalarını sürdürmüşler.
Diğer yandan
artık insanlığın kendi gücünü bulması için dünyadan ayrılmaları gerektiğini
gören Tanrı ve Tanrıçalar’da, “Artık bize değil, kendinize bakın” dercesine
ayrılmışlar. Arkalarında bıraktıkları temsilciler de perdenin arkasına geçerek,
büyük yükseliş olayı yaklaşırken, karanlığın son oyunlarını ekarte edecek
ruhani ve fiziksel hamlelerde bulunmuşlar. Bazen de o temsilciler perdenin
önüne geçerek aydınlanışın yolunu doğrudan anlatmış, kollektif bilinçten
silinemez hatıralar bırakmış ve yükselerek ayrılmışlar.
Karanlık çağın
sonu ve aydınlık çağın başlangıcı arasındaki şafak vaktindeyiz. Ve şafakta
beliren galaktik merkez güneşin ilk ışık demetlerini görmeye başladık.
O Güneşin tam
parlaklığıyla karşımıza yükselmesine daha vakit varsa bile şimdiden devasa bir enerji
hortumun ucundayız. Gün be gün hissettiğimiz ışığın frekansı daha yüksek.
Karanlık çağın sembolü ve sırrı olmuş herşey gün yüzüne çıkıyor, yıkılıyor,
dağılıyor.
Yazının bu
satırından itibaren ışıkla hizmette olan Tanrı ve Tanrıçalar’a, artık başka bir
isimle hitap edeceğim. Onlara Aşk’ın Üstadları
diyeceğim.
Karanlıkla
hizmette olan Tanrı ve Tanrıçalar’a ise Korkunun Üstadları diyeceğim.
Karanlık da
aydınlık gibi bütüne hizmet etmekteydi. Bunu isteyerek yapmasa bile ilahi planın
gereği olarak hizmetteydi ve yalnızca sonuca bakıldığında karanlığın da hizmet
etmiş olduğu hep görüldü.
Karanlık,
sevgisizlik ve güvensizlik demekti. Tanrı ışığı olduğunu unutan her bilinç
parası bu yoldan geçti. Ve bu yoldan geçerken içinde duyduğu eksiklik hissinin
verdiği rahatsızlıkla sorup aradı; ben kimim diye.
Ben sandığım ben,
ben değilmişim.
Ben sandığım ben
akli ve duygusal acıların bir toplamıymış. Bu kara bulutmuş tüm etki ve tepki
zincirlerini doğuran. Bitmek bilmez eksikliğin, tatminsizliğin sebebi; sürekli
kaçışların ve kovalayışların sebebiymiş o bulut. Ve o bulut ben değilmiş.
Ben kimim ?
Zihnini durdurduğun
yerde, o karabulutun ortasında, bir yıldırım çakıyor ve etrafını aydınlatıyor. Kısa
bir an kelimelerle ifade olmaz bir aşk duyumsuyorsun.
Sonra dikkatin o
aşka dönüyor ve yıldırım üstüne yıldırım düşüyor. Duyumsuyorsun ki her yön aşk.
Her yön BİR OLAN, AŞK.
AHHHH ben bu
aşkım…
Sonra dikkatini
dünyaya geri dönüyorsun. AHHH dünyadayım ve Aşk şimdi burda olmamı istiyor. Bir
ilahi sebebi var burada oluşumun. Çok şükür, güveniyorum o ilahi sebebe.
Güveniyorum her yönü Aşk olan Büyük Yaradan’a.
O zaman şimdi, o
acısal toplamın, o karabulutun sen olduğun ilizyonundan çıktın.
O senin gelmiş
geçmiş tüm deneyimlerinin toplam bir sonucu. Yok değil. Var ve tam burada.
Yaradan’dan aldığın güçle, aşkla tekrar tekrar dal içine o bulutun. Kendi
içinde yakıyorsa yan, parçalıyorsa parçalan, donduruyorsa don, savuruyorsa
savrul. Kabul ile teslim ol. Bu teslimiyetin ile kendini ifade etme şansını
bulan GEÇMİŞ SEN’LER, aşk tarafından anlaşılmış olmanın rahatlığını alacak. “OHHHH
çok şükür anlaşıldım.” Tüm ihtiyacın anlaşılmakmış. Başka birileri tarafından
değil, TAM BU ANDAKİ SEN tarafından anlaşılmaya açmışsın. OHHH çok şükür
koşulsuzca kabul edilip sevildin. Sevilmeye açmış GEÇMİŞ SENLER.
Tekrar tekrar dal
karanlığına. Kendi içinde korkutuyorsa kork, öfkelendiriyorsa öfkelen,
utandırıyorsa utan. Ve sonunda tekrar tekrar aynı yere varacaksın: AHHH çok
şükür kendime gösterdiğim bu kabule ve aşka.
Karanlık bulut
egondu; giderek aydınlandı. Şimdi ego namına rengi bile olmayan, şeffaf bir şey
kaldı. Işığın içinden engelsizce geçtiği iletken bir kanal oldun. Işık
varlığından geçip dünyaya demirleniyor.
Işık, varlığından
geçerken sana güç veriyor hayallerini gerçekleştirmen için. Kalbine Yaradanın
istekleri doğuyor. Onları basit olmakla yargılamıyorsun artık. Sıradan şeylerin
peşine gidiyorsun neşeyle, coşkuyla. Belki kedilere kulube yapıyorsun. Durup
bir çiçeği dakikalarca takdir ediyorsun; bir ağaca sarılıyorsun, ya da bir
insana. Gözlerin ışık saçıyor. An’dan An’a tatmin ve mutlu ilerliyorsun. Her
bir sıradan eylemin dünyaya ışık demirliyor. Yürüdüğün yollar bir ışık ağının
ipliklerini dokuyor.
Ama geliyorsa acı
geriye, düşüyorsan yeniden karanlığa, o da güzel. Demek biraz daha birşeyler
kalmış başının üstünde taşıdığın kara bulutunda. Dal o zaman yine. Dal.
Geçecek. Bu da geçecek. Ne kadar ürkütücü olsa da dal. Sonu aşk. Sonu hep AŞK.
İnsan ilahi ışığının
gücüne uyanmak zorunda. Bir gurup insan geçmişten getirdiği tüm karanlık duygu
ve inançlarla, ışığın yükseldiği bu alanda, köşelerde kalmış gölgelere
saklanmaya çalışıyor. Dünya üstündeki tüm enkarnasyonlarında yaşadığı tüm
deneyimlerin kalıntısı olan duygu ve inançlarla yüzleşmiş, kendini ve bütün
varlıkları bağışlamış, kutsal gücünü, ışığını hatırlamış olan insanlarsa bu
yükselişin öncü birlikleri gibi alışılmışın, kabul edilmişin, sert çizgilerin
dışına çıkmış, önden uçuyorlar. Onlar artık gölgede saklananların neredeyse
kendilerini göremeyeceği bir hızda ışık girdabında dönüyor ve titreşiyorlar.
Galaktik merkez
güneşten gelen yükseltici ışık, hem dünya dışındaki görevli ruhların
kanallarından akarak, hem güneş sistemimizin her bir gezegeninin dünyaya dönmüş
aynasından yansıyarak, hem bizim güneşimizin ışık harelerini sürerek, hem de dünya üzerindeki egosal direncini
bırakıp ışığa teslim olmuş olan tüm varlıkların bedenlerinden akarak dünyanın
merkezine, insanlığın tuplu bilincine iniyor kendini oraya demirliyor; kollektif
bilinnci gün be gün daha da aydınlatıyor.
Işığın kollektif
bilince demirlenmesi demek orada kendine kalıcı bir yer bulması ve etrafını
aydınlatmaya başlaması demek. Işığın Dünya’ya demirlenmesindeki iletken
rolümüzü anlayabildiğimizde hayatlarımızın nasıl büyük bir olaya hizmet
ettiğini de anlamış oluyoruz. Bir destan yazılıyor ve her bir satırı biziz. Her
bir kelime, her bir harf biziz. Resmin büyüğünü olduğumuz yerden göremesek de
sezebiliyoruz. İnsanlık güçsüzlükten, sevgisizlikten, yalnızlıktan, kibirden
uyanıyor. Altın bir çağın başlangıcına uyanıyoruz.
Sizi katılmaya
davet ettiğim ışık demirleme meditasyonunu bu bilgilerin ışığında daha iyi
anlayabilirsiniz.
Dünyaya gelen
bilinç yükselten ilahi ışık, geçmiş kimliklerine tutunmayı bırakmış ve ışığa
teslim olmuş her bir insanın kanallığıyla kendini kollektif bilince bir tohum
gibi ekiyor –demirliyor. Ve bütün dünya, bütün insanlık böylece değişiyor,
dönüşüyor.
Birbirimizin
şifası ve yükselişi için burada ve hizmetteyiz.
-----
Bu meditasyonlara katılım ücretsiz. Herhangi bir beklentimiz yok; gönül rahatlığıyla katılabilirsiniz. Ancak yolumuzu ve yolculuklarımızı manevi olduğu gibi madden de destekleme arzusunu duyarsanız bana yazabilirsiniz:
strongwings121212@gmail.com
Ben bu haftasonu, İstanbul, Bostancı'da, Terraflowers'da
(30 Kasım-1 Aralık) kısmetse 2 gün sürecek olan Evrensel Kanallık ve Şifa kursunu sunacağım.
İlgileniyorsanız bilgi ve rezervasyon için: 0216 483 44 33 ve 0532 633 95 16