Tuesday 28 November 2023

74. Son bir kez Toad -DMT5MEO

 Okuyucuya Not:

1-2 ay evvel bir kardeşimin vesile olması sonucu Ayahuasca ve Toad ilaçları hakkında yazı dizisi yazıp paylaşmaya başladım. Önceki 3 bölüm Ayahuasca üzerineydi. Yazıldı, paylaşıldı, okundu-okunuyor-. Bu Toad hakkında yazacağım 4. ve son bölüm.

Yaşadığın kutsal olan deneyimi, duymaya, görmeye anlamaya gönüllü olanlara açabilirsin. Gönülsüz ve hazır olmayan biri kaza ara karşındaysa durmalısın, susmalısın. O kutsal deneyimin enerjisini egosuyla yargılamasına, küçümsemesine yol açacak her türlü aktarımdan geri durmalısın. Bırak O bilmesin Toad ve ya Ayahuasca aldıktan sonra yaşadıklarını.

Olur da böyle hazır olmayan biri bu yazıları okursa ve anlatmak istediğim özden çok uzak düşerse, ilacı ve ruhunu yargılarsa ilan ediyorum şimdiden ki günahı kendinedir. Çünkü bu yazı sayısı bu ilaçları ve ruhlarını daha iyi anlamaları evren tarafından istenen, bu yazıyı okuması icap eden kişiler için yazılmak zorundadır ki bu da bütünün en yüksek hayrınadır.

Kaynak: Kalbim

Aşk olsun. 


Bufo Alvarius - Toad- DMT 5 MEO - Tanrı Molekülü



Antropologlar yıllarca, kadim zaman Orta ve Güney Amerika Medeniyetlerinde insanların bir çeşit kurbağadan elde ettikleri, bir çeşit maddeyi, seremoni halinde kullanarak mistik deneyimler yaşadıklarını arkeolojik kalıntılardan, yazılı bilgilerden anladıklarını yazıp çizmişler. Ancak kurbağanın çeşidi ve bedeninden çıkan  maddenin özü hakkında bir bilgi sunamamışlar.



 Bu gizem 1890'larda Bufo Alvarius Türündeki Meksika kurbağasının keşfedilmesi ile çözülmeye başlamış. Üzerinde bilimsel çalışmalar olmuş. Sonra araya giren dünya savaşlarıyla  birlikte unutulup geri plana kaymış. 1960'larda bir kere daha gün yüzüne çıkıp günümüze dek bilinirliğini giderek arttırarak ulaşmış. Meksika'nın Sonora çölünde yaşayan, Bufo Alvarius olarak bilinen bu kurbağanın bacaklarında ve derisinde bir zehir var. Senenin belli bir döneminde yakalanıp, bir miktar zehri sağılıp, çöle geri bırakılıyorlar. Sağılan zehir kurutulduğunda şeffaf görünüşlü bir kristale benziyor.


Sonora Çölü yolunda "Lütfen kurbağaları yalamayın" şeklinde uyarı levhaları varmış :D


Bu kristalin yakılması ve ortaya çıkan dumanın solunması halinde DMT 5 Meo moleküler yapısı beyinde ortaya çıkıveriyor ve beyin normalden farklı bir şekilde işlemeye başlıyor.


Bilimsel çalışmalar DMT'nin doğum ve ölüm anında en yoğun şekilde salgılandığını, bazen de rüya halindeyken salgılandığını kanıtlamış.

Bu, doğumu, ölümü ve rüyayı karşılamamızı kolaylaştırıcı bir madde; geçişi kolaylaştırıcı bir güçtür.

Ayahuasca diye bilinen karışımın içinde de aslında DMT vardır. Şöyle ki: Karışımda Ayahuasva ve Chakruna isminde 2 farklı bitki vardır. Chakruna DMT açığa çıkartır. Ayahuasca, şifasını ve bilgeliğini, adeta bu DMT aracını sürerek varlığımıza aktarır. DMT bir köprü görevi görür. Bir araç olarak çalışır.

DMT 5 MEO ise, bilinen en güçlü psikedelik ilaçlardan bile, -yaşanılan deneyimin şiddeti açısından- kat ve kat güçlüdür.

Bedende ortaya çıktığında, Atomlar arasında süper iletkenlik görevi yapar. 

İnsan bedenini bir şehre benzetelim. Gece vakti, gökyüzünden bakıldığında sokak, cadde, meydanlarıyla yer yer aydınlık, yer yer karanlık bir şehir... DMT 5 MEO açığa çıktığında şehrin tüm parçalarının ışığı yükselir,  birbiriyle enerjisel bağı görünür hale gelir, sonunda şehrin üstünde yıldız patlaması gibi bir parlaklık oluşur ve bir an sonra her şeyi yutuverir.

Dmt 5 meo açığa çıktığında bütün nöronlar, bütün hücreler, bütün atomlar, bütün enerji meridyenleri, bütün atom altı parçacıklar içlerindeki gerçek gücü açığa çıkaracak şekilde kendini serbest bırakır. Işıl ışıl gözüken sinir sisteminiz süper nova patlamasına dönüşür.


Bu patlama, dumanı soluduktan bir kaç saniye sonra açığa çıkar.

Eğer bu an-a ruhsal hazırlığınızı tamamlamadan vardıysanız devreleriniz yanabilir.

Bu hiç şaka değil... Hayatınızın geri kalanını zihinsel bir özürlü olarak bile geçirebilirsiniz. Bahsedilen hazırlık ise bir kaç aylık, bir kaç senelik bir hazırlık değil; bir çok reenkarnasyon boyunca yaşanmış olan ruhani gelişiminizdir.

Ya hazır olmuşsunuzdur, ya da henüz olmamışsınızdır... 

Bunun ölçüsü Yaradan'a olan güveniniz, sığınışınız, teslimiyetiniz, kendiniz dahil her şeyi bırakışınızdır.

İlacı aldıktan sonra gerçekleşen süper nova patlamasının merkezi sizsiniz. Patlayan sizsiniz. Patlayan gelmiş geçmiş tüm kimliklerinizin toplamı olan egonuz ve onu bir arada tutan 5 duyu yetiniz.

Böyle bir patlamaya hazır olmayanların yaşayacağı panik tarifi olmayan bir dehşet ve cehennem... Düşünsenize ölmeye hazır olmayan birinin ölmeden önceki paniğini.. öldükten sonraki dehşetini... Yaradan'a teslim olmayı bilmeyen birinin evrenin sonsuzluğunda kayboluş deneyimini... Varlığında tuttuğu karanlıkların yarattığı cehennem vari boyutlara girip sonsuzluk kadar uzun süre yaşadığı işkenceyi... Aslında bütün bu zor ve acı deneyim insanın kendisini bulma çabası... 

Ben kimim?

Ben kimim? Bu acı, bu karanlık, bu dehşet ben miyim?

İnsan bunu bedenlice, bu dünyada, günden güne hayatında da yaşıyor. Ama deneyimimiz bir çok filtrenin vasıtasıyla şiddet olarak sonsuzca daha yumuşak. Siz bütün o filtreleri kaldırıp bu bilinçsizliğinize, bu kaybolmuşluğunuza sınırsızca daldığınızda, sınırsız ve sonsuzca acı çekebilirsiniz ve ama yine de bu bile bütünün hayrınadır. Çünkü sonunda her zerre kendini bilecektir. Bu hayatınızda değilse belki 1 sonrakinde ve ya 1000 sonrakinde ve ya 1 milyon, 1 trilyon... ya da bu anda... Ama sonunda her zerre uyanacaktır. Uyanış, olduğunu varsaydığın kimliği bırakabilmenle gelir. Acının sonuna böyle yaklaşılırr. Öz Mutluluğa böyle yaklaşılır...

Özellikle ulaşılır demiyorum. Çünkü Tanrı'ya ulaşmak mümkün değildir. Bu sonsuzluk yoludur. Ucu ve sonu olmayan bir yoldur.

Büyük patlamadan sonra, bilinçaltının tuttuğu düşük frekans cehennemini yaşayıp, aydınlık alana vardıysan, o anda ortaya çıkan haz, tarifi yapılamayacak bir haz. 

Haz kelimesi bile yetersiz.

Sonsuzluğun  BİR olduğunun farkındalığı; sen ve diğerleri diye bir ayrımın kalmadığı ve özünde aşk olduğun, nur olduğun farkındalığı... 

Bütün zerrelerin mutlulukla ağlıyor ve kahkaha atıyor. Bütün zerrelerin şükran halinde. Yalnızca geçiyorsun; geçiyorsun farkındalığınla bir andan diğerine ama ne geçmişsin ne gelecek; her şeyin bir ve bütün olduğu tek BİR ansın. Kalbin tüm varoluşa karşı sevgi ve şefkatle doluyor. Tüm var olmuş benlerini bağışlar oluyorsun. Aşk taşıyor her yöne...

Sadece 15-20 dakika geçmiş dumanı solunduğun o andan itibaren. Dumanın gırtlağından aşağıya indiğini bile duyumsamamıştın. Sanki daha dilinin üstündeyken olan olmuştu. 

Sonsuzluk kere sonsuzluk sonra , yavaşça bilincin evrenin derinliklerinden geri dönüyor, hayatım dediğin rüyaya -kaldığı yere. Ama yepyeni biri olarak açıyorsun gözlerini dünyaya. Çevrendeki her şeyin sana doğru sevgi dolu enerjisel uzanışını görebiliyorsun. Anlatsan anlayamaz çok kimse. 

İşte her şey sana doğru uzanmış ve doğumunda sana el veriyor; seni çekip bedenine çıkarıyor. 

Hatırlıyorsun olabildiğince canlılığıyla nereden geldiğini ve ne olduğunu. Bu artık zihinsel bir hatıra değil. Atomik-hücresel bir hatıra. DNA'n kendini yeniden düzenlemiş. Gözlerin yaşlar içinde, çevrene gülümseyerek bakıyorsun. Seni izleyen gözler de yaşlı. Hoşgeldin sesleri var etrafında. Kuşlar bile hoş geldin diyor şakımalarında. Ağaçların hışırtısında, nehrin şırıltısında "Hoşgeldin"... Dostlar şarkılarıyla hoş geldin diyorlar.

Bu hatırlayış öleceğin güne kadar sıcak kalacak. Yine kaybolacaksın zaman zaman 5 duyu organının hapsinde, olayların akışında ama eskisinden çok daha hızlı geri geleceksin merkezine. Hatırlayacaksın ne olduğunu ve anlayacaksın ne olmadığını.

Günden güne koşulsuz sevginin ve şifanın, Tanrısal bilgeliğin tezahürü olacaksın..

Biraz daha, biraz daha yaklaşacaksın. Asla ulaşmayacaksın ve bunu da bilerek kabul edeceksin. Ulaşmak yok. Artık geçmiş paniklemeler, endişeler, koşturmalar daha az olacak. Daha az... Ulaşılacak bir yer yok. Sen O'ndasın. O'nunsun ve O'sun. Acı giderek azalacak. Mutluluk giderek yoğunlaşacak.

Her şeye bakış açını değiştirmiş olacak bu mistik deneyim.

Ve öyle olsun kardeşim.

Aşk olsun Hu





(Not: Dmt bir meditasyon esnasında zihnin en dingin anında da ortaya çıkar ve seni bu dünya kimliğinden çıkartıp serbest bırakır-çıkıp evrene ve hayatına farklı bir gözle bakasın diye. Sonra geri, bu farkındalığı zerrelerine nakış nakış işlemiş olarak geliyorsun. Yani Dmt'yi yalnızca bir ilaç yardımıyla ya da ölürken ortaya çıkartabilceğin fikrinde takılmayasın kardeşim. İlaç sende. Kim ki içsel yol almakta kararlılık gösterir ve zihnini susturarak dinginleşir, bu ilaç salınımı beyinde ortaya çıkar, zihin durur, zaman durur, her şey durur ve şifa olur.)