Friday 27 April 2018

38. Kalp Çakrası ve Taç Çakrası - Maui ve Shasta’dan enerji aktarımı toplu meditasyon (Fb etkinlik sayfasından kopyalndı)

Kalp Çakrası ve Taç Çakrası - Maui ve Shasta’dan enerji aktarımı toplu meditasyon

(Bu, katılım ücreti olmayan, 2 meditasyondan oluşan bir aktivasyon-şifalanma seansıdır. Dileyen herkes katılabilir. Bu güne kadar dünyanın solar plexus çakrası olan Fuji Dağı, Sakral çakrası olan Titicaca Gölü, Taç çakrası olan Shasta Dağın’dan ve Sedona, Alto Paraiso, Uyuni, Haku Dağı, Nagano gibi önemli vortex alanlarından ses ile şifa kayıtları oluşturup paylaştım, toplu meditasyonlar organize ettim. Bu gönüllü hizmetlerime duyduğunuz takdiri dilerseniz bağışta bulunarak gösterebilir böylece fiziksel yolculuklarımın maddi destekçisi olabilirsiniz. Aşkla sunuyor, aşkla da kabul ediyorum. Dünya çakralarına olan yolculuğumuzdaki deneyimlerimizi blog sayfam olan http://journeyto-miracle.blogspot.jp/ adresinden okuyabilir, ses ile şifa kayıtlarını dinleyebilirsiniz. )

1. Meditasyon – Dünya’nın kalp çakrası olan Hawaii - Maui Adası’ndan
(Türkiye saatiyle) 21 mayıs 12:00-12:21 (öğlen vakti)

2. Meditasyon - Dünya Taç Çakrası olan Shasta Dağı’ndan
(Türkiye saatiyle) 29 Mayıs 23:44 - 00:00 (gece yarısı)

----
İlgili bilgiyi genel olarak iki çeşit guruba yönelik yazacağım. İlki bu meditasyona katılma isteğini duymuş ve detayları bilmeye ihtiyaç duymadığını hisseden gurup. Eğer bu guruptaysanız vaktinizi almayacağım. Tüm yapmanız gereken 21 mayıs öğlen 12:00-12:21 arasında Dünyanın kalp çakrasına bağlanmaya niyet ederek meditasyon yapmanız. Bu süre boyunca göğüs kafesinizin ortasındaki alanı (yani kalp çakranızı) dinleyin. Kalbinizi ve sevginizi kendinize ve bütün varlıklara, ardına kadar açmaya niyet edin.
2 meditasyondan oluşan bu ruhani aktivasyon-şifalanmanın ikinci meditasyonu Dünya’nın Taç çakrası olan Shasta Dağından, Türkiye saatiyle 29 Mayıs 23:44 – 00:00 (gece yarısı) arasında yapılacaktır. O meditasyona başlarken, Shasta Dağından yapılacak toplu meditasyonun enerjisine bağlanmaya, Yaradana tamamen teslim olmaya ve bütünün hayrına en yüksek bilgeliğinize erişmeye niyet etmeniz yeterli. Bu meditasyonda başınızın üstündeki hisleri dinleyin.
(Shasta Dağı meditasyonu için daha detaylı bilgiyi 20-25 mayıs tarihleri arasında fb sayfamdan yapacağım. Lütfen takipte kalın. )

İkinci guruptaysanız, o zaman yazının geri kalanını okumaya lütfen devam edin:
Dünya üstünde süregelmiş bütün ekonomik sistemler, din aracıyla kurulmuş toplum kontrol sistemleri, eğitim sistemleri, eski teknolojiler, ilahi aşkın birlik frekansıyla titreşmeyen inançlar, bir yıkılma ve dönüşüm döneminde.

Dünyayı ve yaşamı, yalnızca fiziksel algılarıyla kavrayabilenler için tam bir kaos ve panik dönemi bu. Sarsılmazlığına inandıkları her şeyin gözleri önünde kumdan kaleler gibi yıkılmaya başladığını gören, insanlığın büyük bir yüzdesi, geleceğe umutsuzlukla bakıyor ve panik duymaya başlıyor.

Dünyayı ve hayatı 5 duyu organının ötesindeki ruhani gözleriyle izleyenler (sezenler) ise, çamurun içinden çıkmış bir nilüfer çiçeğinin (lotus) yapraklarını açmakta olduğunu görüyor. Yaprakların üstündeki çamur damlayarak temizleniyor. Bu insanlar, geleceğe yalnız umutla bakmıyor; ışık dolu bir geleceği zaten görüyor ve biliyorlar.

Bir de bu iki gurubun ortasında, kalplerinde inanç ve sevgi olan ama geleceğe umutsuz bakan, negatif düşünen, öfke ve panik yayan yakınlarından ve medya yayınlarından kolayca etkilenen, kendisini kararsız ve şaşkın hissedenler var.

Bütün bir insanlık olarak kollektif bir bilinç bulutuna bağlıyız. Kollektif bilincin ve yakınımızdakilerin korkularından, endişelerinden ve paniklerinden etkilenmeden, merkezimizi kaybetmeden, kim olduğumuzu ve ne istediğimizi bilerek yaşayabilmemiz için kalbimizi, nefesimizi ve zihnimizi sakinleştirmemiz gerek. Sakin Kalp’te duyulan aşk ile Dingin Zihin’e inen bilgelik… Bu vakitte ihtiyaç duyduğumuz şey bu.

Bu toplu meditasyon serisini organize etmeme rehberlik eden O iç ses, ilk meditasyon için şöyle söylüyor:

“Herbirinizin kalbindeki meşaleyi canlandırmak; “Biz herzaman buradayız, sizi bekliyoruz”, demek amacımız. Bu ses, rehber ruhlarınızın ve koruyucu meleklerinizin, baş meleklerin ve yükselmiş üstadların ortak sesidir. Bu ses, aşkın sonsuz güvenli dinginliğinde buluşmaya çağrımızdır. Dışarıda fırtınalar kopsa da, kalp merkezinizde hep güvendesiniz. Bildiğinizi sandıklarınız uçsa ve yokolsa da siz merkezinizde sonsuzca güvendesiniz. O merkezde dinlenip, İlahi -Yeninin kendisini kurmasını neşeyle izleyin. Sizi beş duyu organınınızla ulaşamayacağınız bu sonsuz güvenli alana davet ediyoruz. Çünkü orada olmanın tam zamanı.”

---
Maui Adası - kalp çakrası meditasyonu nasıl yapılacak? :
İlk meditasyonun merkezinde Dünyanın kalp çakrası olan Hawaii’nin Maui Adası olacak. Ben rehberiniz ve Işığı demirleyen olarak bizzat orada olacağım.

Meditasyon öncesinde bir mum, biraz ada çayı ya da bir tütsü yakarak, enerjinizi ve mekanın enerjisini arındırmaya, sakinleştirmeye başlayabilirsiniz. Meditasyon öncesinde ılık bir duş alıp temiz kıyafetler giyebilirsiniz. Meditasyonu yapacağınız mekan mümkünse wifi enerjilerine yakın olmasın. Telefonunuz yanızıda olmasın ya da uçak modunda olsun.

Meditasyona başlarken bütün beklentilerinizi bırakın ve niyet edin. Örneğin:

“Maui Adası -Strong Wings Gökhan Atış merkezli toplu kalp çakrası meditasyonuna bağlanmaya, katılmaya niyet ediyorum. Bütünün en yüksek hayrına kalbimdeki kutsallığımı tüm zerrelerimle görmeye, bilmeye niyet ediyorum.”

Maui adası Türkiye’nin 13 saat gerisinde. (Ben Maui adasında meditasyona 20 Mayıs gece 23:00’da başlayacağım.)

Bu iki aşamalı bir kalp çakrası meditasyonu.

Meditasyonun başlangıç saati, Türkiye saatiyle 21 Mayıs öğlen 12:00.

Ilk 12 dakika boyunca (saat 12:12’ye dek) kalp çakranızı dinleyin ve size iletilecek olan yeşil ve pembe enerjileri kalp çakranıza şükran hissi ile alın. Size kendinizi nasıl hissettiriyorsa öyle hissedin. (İlk dakikalar, heyecanlı ve belki de panik ve korku yüklü hislerinizin, bu enerji dalgasıyla harekete geçip kendisini hissettirmesi olası. Öyle olursa, yılmayın, bırakmayın. Kalbinizdeki sonsuz aşkı bulmaya ve olmaya niyette kalın.)

Ve yine muhtemelen bu ilk dalganın arkasından kalbinizde ilahi aşk hissi ile yanıp tutuşacaksınız.

Yaklaşık 12:12 itibariyle kalbinizden taşan yeşil ve pembe enerjileri, aşk ateşini, benim kanallığımla Maui adasına, (dünayanın kalp çakrasına) gönderin. Buna istemeniz yeterli. Kalbinizden taşan aşk Maui’ye, Dünyanın kalp çakrasına ve böylece insanlığın kollektif bilincine aksın. Enerjilerin dağınık olmaması, birlikte düzenli olarak akması ve tam demirlenmesi gereken yere demirlenebilmesi için, bu toplu meditasyona kanal olduruldum.

Hem dünyanın kalp çakrasından size doğru akıtılan enerjilerin kanalı olacağım, hem de sizlerden dünyanın kalp çakrasına doğru iletilen aşkın ve şükran hissinin kanalı olacağım.

Meditasyonu 12:21’de sona erdirebilirsiniz. Ya da hissiyatınız öyleyse, dilediğiniz kadar süre devam edebilirsiniz.

Özetlemek gerekirse:

İlk meditasyon:

21 Mayıs 12:00 meditasyon başlangıcı
12:00 - 12:12 arası, size iletilen enerjiyi, hislerinizi dinleyerek kalp çakranıza alın.
12:12-12:21 arası Şükran ve sevgi hissinizi kanallığımla dünyanın kalp çakrasına gönderin.

(Saatin 12:12 olduğunu anlamak için saat kurmanıza gerek yok. Biraz daha erken ve ya biraz daha geç olabilir. İç sesinize güvenin.)
---
İkinci Meditasyon Dünyanın Taç çakrası olan California- Shasta Dağı merkezli olacak.

29 mayıs günü Amerika saatiyle öğleden sonra 1:44, Türkiye saatiyle gece 11:44.

Bu meditasyona dair önemli mesajları 20-25 mayıs arasında, bu etkinlik sayfasından ve fb profil sayfamdan duyuracağım.

Bu meditasyonun bilgisini sosyal medya kullanmayan anne, baba, büyükanne, büyük baba, komşularınız ve arkadaşlarınıza da ulaştırmanızı rica ederim.

Bütünün en yüksek hayrına olsun. Ve öyledir şükürler olsun.
---

Küçük notlar:

-Antik zamanın Lemuria kıtasının bir başı Maui adası diğer başı Shasta dağıdır. Bu meditasyon, Lemuria’nın kadim ruhlarının bütüne hizmetidir.

-Bu etkinlik aracılığıyla ilk kez meditasyon yapacak olanlar olabilir. Onlar için kısaca meditasyonun ne olduğunu, neye hizmet ettiğini şöyle özetlemek gerek: Meditasyon, etkin bir gözlemcilik halidir. Yani pasif bir bekleyiş değildir. Kalp çakranız sevgi enerjisinin merkezidir. Kalp çakranız ile meditasyon yapacak olmanız, kalp çakranıza gönderilecek olan yeşil ve pembe enerjilerin gelişini içsel olarak gözlemlemeniz, sezmeniz, hissetmeniz, kalbinizdeki birlik hissinin ve aşkın uyanışına şahit olmanızdır. Bu uyanış önce size fiziksel ve duygusal acı hissi verebilir. Bu varlığınızda birikmiş stres ve fiziksel zehirlerin serbest kalabilmek için harekete geçmesinin sonucudur. Endişelenmeyin. Dinlemede ve kabulde kalın. Bu ilk hissel dalganın sonunda sevgi ve mutluluk hissi duymaya başladığınızda bunu bütün dünyayla paylaşmayı isteyin; göğüs kafesinizin ortasından çıkan pembe bir ışık nehrinin tüm dünyaya yayıldığını, tüm insanlara, tüm varlıklara yargısızca, ayrımsızca dokunduğunu, sarıp sarmaladığını hayal edin. Hayaliniz gerçektir. Enerjinin hızı ışık hızıdır. Niyetiniz onu hareket ettirendir.



Wednesday 25 April 2018

37. Evrensel kanallık ve Barış meditasyonu, (fb notlarımdan bir derleme)


(Blog sayfamda da bulunması gerektiğini hissederek fb'ta yazdığım 2 yazıyı buradan da yayınlayacağım)

(11 nisan fb yazısı):

Evrensel kanallık ve şifa kursu katılımcılarına: (İstanbul, İzmir, Antalya, Ankara) 

Daha erken senelerde ve Ocak 2018'de sunduğum Evrensel Kanallık ve Şifa kursuna katılmış kardeşlerime bir hatırlatma notu yazmam gerekli oldu.
Bu hatırlatma notu, kursa katılmamış ama konuyla ilgilenen kişilere de okumaları halinde ilham ve arzu katacaktır. 
Kursa katıldığını bildiğiniz arkadaşlarınızı ve ya konuya ilgisi olan tanıdıklarınızı tag'layarak ve ya özel mesaj ile haberdar edebilirsiniz.

Bütünün hayrına olsun.

Evrensel kanallık özet notu:

Belki daha uzun ve detaylı yazmam gerektiği düşüncesiyle- belki yanılgısıyla, vaktin izin vermemesinden dolayı bir türlü oturup yazacak enerjiyi kendimde bulamadım.

Bu hiç bir yazılı ve sesli ön çalışması ve kaydı olmayan, o anda alınıp aktarılan; konu merkezi kanallık olsa da çemberi çok daha derinlere gidip pek çok konuyu içine alan, evrenin üstadları tafarından orkestra edilmiş, benim filtremden geçirilerek sunulmuş bir bilgi enerji paketiydi.

O kanallık çalışmasının üzerimde bıraktığı enerjiyi tam güç aktarmaya çalışmam bir kitap yazmamı gerektirir. Bu görevi henüz kendimde görmüyorum.

Anahtar noktaların altını çizmem ve sizlere hatırlatmam için doğru an bu anmış. Ve öyle olsun, şükürler olsun.

Evrenin merkezi sizsiniz.
İster bir insan olun,
İster bir güneş,
İster bir kristal,
İster bir gül, ister bir kurt,
İster öğrenci olun, ister öğretmen olun,
Evrenin merkezi hep sizsiniz ve Yaradana mesafeniz 0.

Siz kutsal gücünüzü bilme ve kullanma potansiyeli ve yetkisi ile var edildiniz.
Kanallık sizin varoluş kadar hakkınız ve özünüz.

Bu kutsal özü ve hakkı bilen; farkındalık ile olan herkes, evrenin en yüksek enerjilerini ve kutsal rehberliğini alabilir ve iletebilir.

Kanallığı tam potansiyelinizde gerçekleştirebilmek için evrensel yasalara ve varoluşun mekaniklerine uyumlu yaşamanız gereklidir:

Bedeninizdeki merkez kanal akışının farkında olun. Sizi yukarı cennetlere ve aşağı cennetlere bağlı tutan o akışı dinleyin.

Topraklanın. Kök çakranızdan değil, kalbinizden; (Dünya'ya)Gaia Anne'ye olan sevgi ve şükran hissinizle topraklanın.

Öz ışığınızı bilin ve ona güvenin.

"Ben kutsal Ben, an bu an. ", deyin tüm kalbinizle, tüm varlığınızla.

Kanallığını etmek istediğiniz üstadı, Meleği, Ruhu kalbinizden çağırın'
Kutsallığınız ve O'nun kutsallığı uyumlansın. Bir olun.

Enerjinin akışına gözlemci olun. Her anına şükran hissi içinde tanık olun.

Vakti gelince şükranla akışı bitirin.

Her kanallık çalışmasında hem siz arının, şifalanın, dönüşün, hem de sizin kanallığınızla dünyanın merkezine akan ışık, insanlığın kollektif bilincini aydınlatsın. Hem de ellerinizle, sesinizle, gözünüzle, çizdiğiniz resim, ettiğiniz dans ve ya pişirdiğiniz yemek ile; kanallık için ne araç seçtiniz ise onunla, aktarmak istediğiniz yeri aydınlatın. Bu oluşa tanık olun. Her zaman insan olduğunuzu mütavazilik ile hatırlayın. Her şeyin kaynağı olan Yaradan'a şükredin.

Tüm kalbinizle isteyerek yaptığınız her şey bir kanallık çalışmasıdır; Yaradan'ın ilahi rüyasının realite görünümüne bürünmesidir.

Öyle istekli nefes alın ki, aldığınız her nefes attığınız her adım bu dünyayı aydınlatan kanallık olsun. Bütüne hizmetimiz budur.

Şükürler olsun,

Hepinize sevgi ve saygılarımla

Aşk ile...

---



(16nisan Barış Meditasyonu fb etkinlik sayfası):
(Meditasyona geç kalmış sayılmazsınız. An bu an. Şimdi gözlerinizi kapatsanız ve katılmaya niyet etseniz katılabilirsiniz.)

Barış Meditasyonuna davet!
16 Nisan Türkiye saatiyle 04:57’de, Dünya’nın çeşitli yerlerinden belki binlerce kişinin katılacağı Suriye ve Dünya için Barış meditasyonuna, sizi davet ediyorum. Bu meditasyonun günü ve saati kozmosun hareketleri göz önünde bulundurularak en hayırlı bir vakte ayarlanmış. (Yeni ay)
Suriye üzerindeki amaçları bozulmak üzere olan karanlık güçler, son hamlelerini yapmaya hazırlanıyorlar. 


Suriye’de süre gelen savaşın gerçek sebebi ne din, ne petrol, ne para, ne ülkesel çıkarlar… ne de başka bir fiziksel sebep…


İnsan bedeninin olduğu gibi dünya bedeninin de çakraları (enerji vorteksleri) var. Dişil enerji vorteksleri dünyanın üzerindeki stresi serbest bırakan, yukarı hareketli vortekslerdir. Dişil vorteksler blokaj altında değilse dünyanın ve insanlığın kollektif stresini boşaltırlar. Açık bir dişil vorteks aynı zamanda dişil gücün sinyallerini dünyanın diğer çakralarına gönderir. Bu sinyaller dünyanın çakraları arasında engelsizce hareket edebildiğinde, insanlığın kollektif bilincine daha büyük etkiyle dokunur ve kalbimizdeki yaralı dişiyi şifalandırır. 


Bununla beraber, Dünya çakralarının açık olması, yüksek frekanslı evrensel enerjilerin insanlığın kollektif bilincine ulaşmasına, kaynağı sevgi olmayan eski ve işevini tamamlamış sistemlerin-düzenlerin-inanç formlarının-ekonomilerin yıkılmasına, dönüştürülmesine olanak verir.
İnsanlığı kendi hegemonisi altında tutmayı asırlardır başarmış olan gizli tarikatler, ruhani önemini kavradıkları için tarih boyu dünya çakraları üzerinde karanlık seremoniler gerçekleştirip, fiziksel savaşlar çıkardılar.


Suriye Dünya’nın önemli ve büyük dişi vortekslerinden biri. Bu vorteksin üzerine kurdukları vahşet, korku ve çaresizlikten oluşan enerji ağı, insanlığın kollektif bilincine bu olumsuz değerleri zerkediyor. 


Bu karanlık güçler, dünya üstünde barış ve birlik isteyen insanların ışığının yükseldiğini çaresizce izliyor ve son oyunlarını oynamaya yelteniyorlar. Suriye vorteksinin şifalanması ve üstündeki fiziksel baskının kaldırılması, küresel bütün sistemlerin resetleneceği bir an-a sebep olacaktır. 


Işığın Tsunamisi en yüksek dalga boyuna ulaştı; kıyıya vurmak üzere.
Bu meditasyonda, karanlık enerjileri dönüştürme gücü olan, Yaradanın sonsuz renklerinden biri olan Mor Alev Işığına kanallık edeceğiz. Niyetiniz, bütünün en yüksek hayrına Mor Alevin temiz bir kanalı olmak ve baskı altında tutulan Suriye enerji vorteksine iletmek olsun. Bir imgeleme yapmak zorunda değilsiniz. En saf niyetinizle bunu dilemeniz yeterlidir. İnanın, güvenin ve hissedin. Yaradandan bütün varlıklar için barış dileyin. (Meditasyonu en az 15 dakika yapmanızı tavsiye ederim. Dilediğiniz kadar, daha uzun da olabilir.) Meditasyonu Yaradana şükranla bitirin.

(Not: Bu meditasyonu dilediğiniz zaman yineleyebilirsiniz. An her zaman bu an.)
(Orjinal meditasyon etkinliğinin linki: http://2012portal.blogspot.jp/2018/04/make-this-viral-peace-meditation-2018-4.html)


(Bu global meditasyonu ben organize etmedim. Ben de sizler gibi katılımcıyım. Sizleri bu meditasyona davet edebilmem için anlayışımı ve hislerimi paylaşmam gerektiğini sezdim. Onun için bu ayrı fb etkinlik sayfasını açtım. Buluşmamız bütünün en yüksek hayrına olsun. Ve öyledir şükürler olsun)


---

meditasyon sonunda yine fb ta paylaştığım, meditasyon anına dair his ve sezgilerim:

"Vizyonumda, beyaz ışığın rahip ve rahibe ruhları vardı. Bütün gece suriye şehirlerinde, enerji vortekslerinde şifa ve arınma seremonileri yaptılar.
Ve mor aleve kanal olduğumuz vakit bunun için hazır bekliyorlardı. Acı vardı ama ışık ve kutlama da vardı. Tanrıçalar uyandı insanlığın kalbinde. Bu gün dünya aydınlık evrene giriş yaptı... şükürler olsun. "

Friday 6 April 2018

36. Büyük Işık Patlaması - Yükseliş Dalgası- Gel Gel Yanalım Ateş-i Aşk’a (2)



Büyük Işık Patlaması - Yükseliş Dalgası- Gel gel yanalım Ateş-i Aşk’a (2)

---
Okuyucuya küçük bir not:

(Bu yazıda sıkça seslendirilecek olan BEN, Gökhan Atış Strong Wings olarak bildiğiniz şahıs değil. O Ben, aslında Sen. Bu yazı senden sana…)

(Yazı ile yaklaşılmak istenen cevher, elle tutulamayan, gözle görülemeyen bir cevher. Dolayısıyla dil ona yaklaşmaya ancak bu kadar yetiyor. Geçmiş, gelecek, zaman, mekan, aşağısı, yukarısı, içi, dışı gibi söylemlerin üstünde takılmadan, yalnızca hissettirdiklerini yaşayarak okuyun derim.)

--


Yaklaşıyor yaklaşıyor yaklaşıyor…

Onu aramış, onu sorgulamış, onun için çalışmış olan insanlar neyin yaklaştığını kalpleriyle biliyorlar.

Yaklaşan, bir ışık patlaması. Hayatlardır bu büyük patlamaya hazırlanan ruhlar var. Hayatlardır, ruhların bu olaya hazırlanışına hizmet eden ruhlar var.
Bu, büyük patlamayla doğacak,  kendinden önceki bütün bilinç dalgalarını kendine dahil edecek dev bir bilinç dalgası. Küçük kimliklerini ölüyormuşçasına teslim edebilenler için sürülecek efsane bir sörf dalgası; ki o dalga bilinçlerin  farkındalıklarını acemi benlerden üstad benlere doğru kaydıracak…

Yaklaşıyor Ateş-i Aşk. Daha doğrusu yaklaştırıyor bizi kendine.

İçeri doğru çekilmekte olan denizi hayal edin. Henüz dalgayı göremiyorsunuz ama çekilmekte olduğunuzun ve çok büyük bir dalganın hazırlanmakta olduğunun farkındasınız. Küçük su damlası, büyük dalga olmaya doğru yol alıyor.

Yanmakta olan bir mumun yanmakta olan daha büyük bir ateşe yaklaşmasını da düşünebilirsiniz…

İnsan korkar mı hiç aşktan? İnsan hiç aşka teslim olmaktan korkar mı? Korkar, korkuyor. Milyonlarca yıl diyebileceğimiz ruh yolculuğu sonunda, kendini içine soktuğu bu insan bedenine ve onun tüm koşullarına-durumlarına sıkı sıkı tutunmuş, onu hakikat sanmış olan uyku halindeki bilinç, Ateş’i Aşk’tan korkuyor. Ona erirsem, geri benden ne kalır diye endişeleniyor. Ah bire çocuk… Mum olup da daha büyük ateşe erirsen o zaman daha büyük ateş olursun.  Etkin ve yetkin büyür. Artık kendi dibini aydınlatan mumdan, toplumları, gezegenleri, galaksileri, evrenleri aydınlatan öğretmenliğe doğru adım atmış olursun…

Ateş’i Aşk üzerine günler geceler boyu konuşalım, onu dinleyerek sonsuzluk gibi susalım, onun ateşinde dansedelim istiyorum. Her sözüm oraya meylediyor. Hep beraber aşk olalım istiyor gönlüm.

Zaman düz bir çizgi değil. O bir küre. Küre zamanın içinde en acemi ruh ben ve en üstad ruh ben aynı anda varız. An bir An. An tek An. An An. Ve bütün anlarım birbirlerine, tepki doğuran etkilerimle bağlı. Bütün varoluş hikayem etki-tepki zinciri olarak, bir domino dizgisi gibi uçuca dizilmiş sanki. Yüksek Ben – (Tanrı Zihni) hepsini aynı anda var ediyor. Farkındalığını en acemi halinden en üstad haline doğru çevriyor. Bu farkındalık bir trenden inip bir diğerine binen insan gibi farklı yollara girerken, insan algısıyla geçmişten geleceğe doğru ilerliyor. Farkındalık, acemilikten üstadlığa doğru kayarken, her yeni doğan ben bir öncekinden daha görmüş geçirmiş, bilgili ve yetkili oluyor; varoluşa daha geniş bir açıyla bakar oluyor. Her yeni ben, bu anın oluşunun sorumluluğunu daha sağlam bilir, daha üstlenir oluyor.

Bu içine vardığım en yeni ve en yüksek bilinç noktasında kürenin içinde donup kalmış bütün fotoğraflarımdaki bütün benlere bakabilirim. O fotoğraflardaki benlerin, orada donup kalmış olmalarının sebebi, bilinç darlığından ötürü, olayların aynasında kendilerini nasıl gördülerse öyle tanımlamış olmaları, dolayısıyla Tanrısal kimliklerine eriyememeleridir.

Örneğin hiç kabahat işlemediği halde sıra dayağına çekilen ilkokul öğrencisi ben, bu dayağın onurumda bıraktığı acıyı kabul edemem. Dahası bu olayın, farkındalığımın ulaşamadığı bir başka geçmiş yaşam deneyiminde yarattığım etki -tepki zincirinin sonucu olduğunu anlayamam. Böylece kırılmış, öfkeli ve mağdur olan küçük çocuk ben, Tanrısal büyük kimliğime eriyemem ve kürenin içindeki donmuş yerimi alıp kalırım. Diğer donmuş resimlerdeki, acılı diğer benler gibi alttan ve derinden bir arabesk radyo yayını yaparım.

İçine vardığım en yeni ve en yüksek bilinç noktasındaki An-Ben,  geçmiş bütün benleri bana eritme yetki ve güç potansiyeline sahibim. O gücün tanımı, tüm geçmiş benlerimin duygu ve inanç saplantılarına onayla, şükranla, aşkla bakabilmemdir. Bu güce uyandıkça ve bu gücü sahiplenip kullandıkça, geçmişime doğru ilahi aşkla bakarak ışıdıkça, daha dar bilinçteki bütün paralel benler -geçmiş benler- sahip oldukları tüm güç ve yetkileri bana teslim eder, bana erir ve beni daha etkin, daha yetkin, daha yüce kılar. Ben onlar için Ateş-i Aşkım ve öyleyim şükürler olsun.

Ben daha dar bilinçteki (tüm geçmiş) benlerimin (An-Benlerin) Yüksek Beniyim, Kutsal Işığıyım.

Daha geniş bilinçteki (tüm gelecek) benlerim, benim Yüksek Benliğim, Kutsal Işığım.

Daha dar bilinçteki (tüm geçmiş) benlerim arasında en yüksek evrensel etkiye ve yetkiye sahip ben, benim.

(Geleceğimdeki) daha geniş biliçteki her ben, benden ve birbirinden daha yüksek evrensel etki ve yetkiye sahip.

Ve andaki ben, daha geniş bilinçteki (bütün gelecek) benlerin kutsal ışığına, sahip olduğum tüm gücü ve yetkiyi teslim ediyor ve eriyorum, arkamda yara izi bırakmadan. Onlar ve her şey olan O, benim için Ateş-i Aşktır.

O’na erimek kaybolmak değildir. O’na erimek hiç olmadığın kadar genleşmiş olmak, hiç olmadığın kadar güçlü, hiç olmadığın kadar sorumlu, hiç olmadığın kadar Aşık olmaktır, Aşk olmaktır..

Tüm geçmiş ve tüm gelecek benlerin tek sahibi, ve dahası tek vücudu BENİM. 

O BEN, BENİM.
BEN BENİM
BEN BENİM
BEN BENİM
BEN BENİM
BEN BENİM
BEN BENİM
BEN BENİM
BEN BENİM

Tam ortalarında oturuyor bütün geçmiş ve bütün gelecek benlere sesleniyorum:   

Gelin Gelin yanalım Ateş-i Aşk’a...

AHHHHHHHHHHH ….. Huuuuuuuuuuuuuu.

----

Gel gel yanalım Ateş-i Aşk’a mantrasını seslendirdiğim o videoyu bir kere daha, çocuksu bir sevinçle ve aşkla paylaşıyorum. (Büyük ekranda izlemek için videonun sağ alt köşesindeki youtube imgesine tıklamanız videoyu yeni bir sayfada yeniden açacaktır. Hd olarak izlemenizi tavsiye ederim.)

Bu defa videoda duyduğunuz Tibet ses çanağından kısaca bahsetmek istiyorum.

Çıkartılması yasak olan Ganesha Himalaya Kristali, Himalaya'nın en tepe noktasından budist keşişlerce çıkartılmış, dövülmüş, aşka eritilmiş, diğer metal alaşımlarıyla karıştırılmış ve bu çanağa dönüştürülmüş. Çanağın bana nasıl geldiği, onun öyküsü. Kendi bilinci ve iradesi var. Gelmeyi seçti ve geldi diyebilirim yalnızca.

Bu videoyu izleyerek ya da yalnızcı dinleyerek, o anda doğmuş olan enerjiye bağlanmaya ve Ateş-i Aşk’a erimeye niyet etmeniz sizin ve bütünün hayrına olur.


---
Yoğunluğumdan ötürü Nisan ve Mayıs ayında kısıtlı sayıda kimseye “Uzaktan görü – rehberlik ve şifa seansı” sunabileceğim. İsteğinizi strongwings121212@gmail.com emailine gönderebilirsiniz.

Mucizeye Yolculuk, Mayıs ayında Hawaii, Maui, Shasta ve Kutsal vadi-Peru ile devam edecek.

Aşkla.