Monday 25 November 2019

54. Kartal'ın getirdiği bir mesajınız var


                    (Mesajı getiren kartal gözleri dışında aynen böyleydi)

Belki bir sene kadar evvel bir rüya görmüştüm. Rüyada bir arabanın çarptığı koca bir kartal buluyorum yolun ortasında. Yanına yaklaşırken ölmüş olabileceğini düşünüyorum. Dua ediyorum onun için. Öz ışığıyla yeniden bir olmasını diliyorum Yaratan’dan. Tam yanına vardığımda ayağa kalkıp, kanatlarını açıyor ve akşam güneşine doğru uçuyor. Arkasından mutluluk yaşları döküyorum.

Sabah uyandığımda rüyanın bilincimde derin bir iz bıraktığını farketmiştim. Bir sebeple önemliydi. Önemli bir işaretti. Strong Wings(Güçlü Kanatlar) ismimle bir bağlantısının olduğunu düşünmüştüm.

Ama altındaki daha derin anlamı, düne dek anlayamamışım:

Dün, Amasra ziyaretimizi tamamlamış, çantalarımızı toparlamış, kahvaltımızı etmiştik. Otelin odasından ayrılmadan az evvel Yuuka yatağın üzerine oturmuş meditasyon yapıyordu. Ben de terasa çıkmış sokağı izliyordum. Yuuka’nın meditasyonu biter bitmez çıkacaktık.

Sonra sokaktaki köpekler ulumaya başladılar. Çevre sokaklar, hatta kasabanın uzak köşelerindeki köpeklerde bu ulumaya katıldılar. Birkaç dakika dinledim. Birden içime acilen çıkmamız gerektiği hissi geldi.

“Yuuka özür dilerim meditasyonunu kestiğim için ama hemen çıkmalıyız”, dedim.

Hızla çıkıp, arabaya bindik. Sonra bir süre karadenizin ormanlık, dağlık manzaralı yollarında ilerledik. Gereksiz gibi gözünen bir acele içindeydim. Hızlı gidiyorduk. Normalde yapmayacağım sollamaları yapıyordum.

Yuuka beni böyle biri olarak kabul ettiği için neden hızlı çıktık ve neden hızlı sürüyorm diye sorgulamadı. Ben de bu hissi böyle takıntılı gibi takip ettiğim için kendimi sorgulamadım. Ben de olanı böyle kabul ettim. Bu tanıdık bir histi aslında. Ne zaman önemli olaylara ve ya buluşmalara gebe bir an çıkıp gelse hayatıma, rehber ruhlarım beni böylece etkileri altına alır, heyecanlandırırlar.
Ve sonunda o an geldi. Olanları sanki ağır çekim olmuş gibi an an, detaylarıyla izledim. Sol taraftan, geniş kanatlarıyla süzülerek alçalan, 2 pençesini bir şey yakalamak üzere ileri doğru açmış bir kartal, bizi az önce sollamış olan beyaz renk bir minibüsün yan penceresine şiddetle çarptı. İçeride müzik olmasına ve penceremiz kapalı olmasına rağmen içimden duydum çarpışmanın sesini. Pençelerin camda çıkardığı sesi... Ve koca hayvan pencereden sekip yolun ortasına sırt üstü düşüverdi.

Dejavu dejavu dejavu çanları çalıyor içimde. Ve acil durum çanları.

Hemen frenlere asılarak yolun kenarına parkettim ve arabadan fırladım. Bir minibüs ve onu sollamış son sürat gelen arabayı gördüm; çiğneyecekler kartalı. Çıktım yolun ortasına ellerimi kaldırarak. Ve yanımda biri daha belirdi. Bu, kaza öncesinde de gözüme ilişmiş olan,yolun ters yönünden gelen bir bisikletli abiydi. O da çıkmış yolun ortasına.

Araçlar kornalarıyla protesto ederek zorla durdular. Neyle karşılaşacağımı bilmemenin korkusuyla nefes nefese yaklaşıyorum kartala. Görüyorum ki O da nefes nefese ve çok korkuyor ve yerinden kımıldayamıyor. Açık kalmış olan kanatlarından bir tarafının üstüne doğru yatmış. Hırkamı üstümden çıkartıyorum. Açık kanatlarını toparlayarak kartalı hırkanın içine alıp kucaklıyorum. Dışarıda kalan boynunu, arkasına doğru döndürüp bana bakıyor. Yolun ortasında olduğumu unutuyorum sanki. Arabalar yine korna çalıyor. Yol kenarına geçiyorum. Gözlerinin sarısındaki simsiyah göz bebekleriyle içimi deliyor. Bu nasıl bir bağlantı hissi. Bu nasıl bir güç hissi. Sonra bir hamleyle hırkanın içinden çıkıp yere pençelerinin üstüne atlıyor. Üzerinde görünen hiç bir yarası yok.  Kanatlarını açıp birkaç metre alçaktan uçtuktan sonra gökyüzüne doğru yükselip yanıbaşımızdaki ormanın içine doğru uçup gözden kayboluyor.

Öyle kalakalıyorum anın sarsıcı gücünde. İçimden mutluluk gözyaşları geliyor. Bisikletli adamla birbirimize bakıyoruz  içten birbirimize teşekkür ediyoruz. Tam sözleştiğimiz vakitte buluştuğumuz için içimde bir kutlama yükseliyor. Yuuka’yla arabaya biniyoruz, kontağı çeviriyorum, saat 11:11.

Kartal sizlere bir mesaj iletmemi isteyen haberciydi. Ben de bir haberciyim. İki haberci yolun ortasında buluştuk. O size iletmemi istediği mesajı bana verdi. Ruhuna ve varlığına şükrederek uğurladım.

Mesaj herkes için değil; onu almaya vakti gelmiş olanlar için.

“Bu dünyanın fizikselliğine, sertliğine, zorluğuna, kartalın araçla çarpıştığı gibi çarpıştınız. Ruhumuzun inceliğini, güzelliğini, kendine has parıltılarını anlayamayan kimi ebeveyn, kimi öğretmen, kimi eş, kimi işverene çarpıp kanatlarınızın üstüne düştünüz; hem de defalarca kez. Fiziksel hasarlar da oldu. Kiminizin dişleri döküldü, kiminizin saçları döküldü, omurgası çatladı, sinir sistemi bozuldu...

Siz gökyüzünden süzülerek inen bu kartal gibi Iilahi Işığın içinden süzülüp de geldiğinizi unuttunuz. Işığın dalgasını süren kanatlarınızı unuttunuz. Yolun ortasında şaşkınca durmuş bir o yana bir bu yana bakıyorsunuz. İlahi yardım burada. Size kartal olduğunuzu ve yerinizin gökler olduğunu hatırlatan ilahi yardım tam içerden doğuyor.

Size ışık varlıkları olduğunuzu ve kanatlarınızın güçlü olduğunu hatırlatan ilahi yardım tam içerden doğuyor. Ve içerden uzanan bu yardım elinin fiziksel bir yansıması olarak bu kartal hikayesini ve getirdiği mesajı okuyor-dinliyorsunuz.
İçerden doğan ve de gözlerinizden-kulaklarınızdan giren, ilahi zamanlamayla mükemmel. Tam vaktinde.

Sizler zaman-mekanın tutsakları değilsiniz. Buraya kendi isteğiyle gelmiş, en engebeli alanlarda dahi uçabilmeyi öğrenmek isteyen ışık parçalarısınız. Ve Işığın bollukla yağdığı bu dünya evresinde, bir yükseliş kapısından daha geçiyorsunuz. Ayaklarınızın üzerinde doğrulma, ışığınızın merkezinde olma, kanatlarınızı açma vakti. “Kim olduğumu ve ne istediğimi biliyorum” demenin vakti.  Kalbinize doğan istekleri neşeyle, coşkuyla, beklentisizce takip etmenin vakti. Akşam güneşine doğru açtınız kanatlarınızı, bir ruh ailesi-bir kabile olarak uçuyorsunuz.”

Akşam güneşine doğru açtık kanatlarımızı bir ruh ailesi-bir kabile olarak uçuştayız.

Çok şükür. Sonsuz şükür. Aşk ile.


Not:

Şimdi biz, Yuuka’yla, kendi kalbimize dolan isteklerin peşinden Mısır’a gidiyoruz. 21 Aralık’da Giza piramidinde ışık demirleme meditasyonu yapacağız. Bu uzaktan katılımlı toplu meditasyona hepinizi şimdiden davet ediyorum.
Bu konuyla ilgili bir blog yazısını yarın tamamlayıp yayımlamayı düşünüyorum. Fb üzerinde de bir etkinlik sayfası açacağım.


No comments:

Post a Comment

Note: only a member of this blog may post a comment.