(Mesajı getiren kartal gözleri dışında aynen böyleydi)
Belki bir sene
kadar evvel bir rüya görmüştüm. Rüyada bir arabanın çarptığı koca bir kartal
buluyorum yolun ortasında. Yanına yaklaşırken ölmüş olabileceğini düşünüyorum.
Dua ediyorum onun için. Öz ışığıyla yeniden bir olmasını diliyorum Yaratan’dan.
Tam yanına vardığımda ayağa kalkıp, kanatlarını açıyor ve akşam güneşine doğru
uçuyor. Arkasından mutluluk yaşları döküyorum.
Sabah uyandığımda
rüyanın bilincimde derin bir iz bıraktığını farketmiştim. Bir sebeple
önemliydi. Önemli bir işaretti. Strong Wings(Güçlü Kanatlar) ismimle bir
bağlantısının olduğunu düşünmüştüm.
Ama altındaki daha
derin anlamı, düne dek anlayamamışım:
Dün, Amasra
ziyaretimizi tamamlamış, çantalarımızı toparlamış, kahvaltımızı etmiştik.
Otelin odasından ayrılmadan az evvel Yuuka yatağın üzerine oturmuş meditasyon
yapıyordu. Ben de terasa çıkmış sokağı izliyordum. Yuuka’nın meditasyonu biter
bitmez çıkacaktık.
Sonra sokaktaki
köpekler ulumaya başladılar. Çevre sokaklar, hatta kasabanın uzak köşelerindeki
köpeklerde bu ulumaya katıldılar. Birkaç dakika dinledim. Birden içime acilen
çıkmamız gerektiği hissi geldi.
“Yuuka özür
dilerim meditasyonunu kestiğim için ama hemen çıkmalıyız”, dedim.
Hızla çıkıp,
arabaya bindik. Sonra bir süre karadenizin ormanlık, dağlık manzaralı
yollarında ilerledik. Gereksiz gibi gözünen bir acele içindeydim. Hızlı
gidiyorduk. Normalde yapmayacağım sollamaları yapıyordum.
Yuuka beni böyle
biri olarak kabul ettiği için neden hızlı çıktık ve neden hızlı sürüyorm diye
sorgulamadı. Ben de bu hissi böyle takıntılı gibi takip ettiğim için kendimi
sorgulamadım. Ben de olanı böyle kabul ettim. Bu tanıdık bir histi aslında. Ne
zaman önemli olaylara ve ya buluşmalara gebe bir an çıkıp gelse hayatıma,
rehber ruhlarım beni böylece etkileri altına alır, heyecanlandırırlar.
Ve sonunda o an
geldi. Olanları sanki ağır çekim olmuş gibi an an, detaylarıyla izledim. Sol
taraftan, geniş kanatlarıyla süzülerek alçalan, 2 pençesini bir şey yakalamak
üzere ileri doğru açmış bir kartal, bizi az önce sollamış olan beyaz renk bir
minibüsün yan penceresine şiddetle çarptı. İçeride müzik olmasına ve penceremiz
kapalı olmasına rağmen içimden duydum çarpışmanın sesini. Pençelerin camda
çıkardığı sesi... Ve koca hayvan pencereden sekip yolun ortasına sırt üstü
düşüverdi.
Dejavu dejavu
dejavu çanları çalıyor içimde. Ve acil durum çanları.
Hemen frenlere
asılarak yolun kenarına parkettim ve arabadan fırladım. Bir minibüs ve onu sollamış
son sürat gelen arabayı gördüm; çiğneyecekler kartalı. Çıktım yolun ortasına
ellerimi kaldırarak. Ve yanımda biri daha belirdi. Bu, kaza öncesinde de gözüme
ilişmiş olan,yolun ters yönünden gelen bir bisikletli abiydi. O da çıkmış yolun
ortasına.
Araçlar kornalarıyla
protesto ederek zorla durdular. Neyle karşılaşacağımı bilmemenin korkusuyla
nefes nefese yaklaşıyorum kartala. Görüyorum ki O da nefes nefese ve çok
korkuyor ve yerinden kımıldayamıyor. Açık kalmış olan kanatlarından bir
tarafının üstüne doğru yatmış. Hırkamı üstümden çıkartıyorum. Açık kanatlarını
toparlayarak kartalı hırkanın içine alıp kucaklıyorum. Dışarıda kalan boynunu,
arkasına doğru döndürüp bana bakıyor. Yolun ortasında olduğumu unutuyorum
sanki. Arabalar yine korna çalıyor. Yol kenarına geçiyorum. Gözlerinin
sarısındaki simsiyah göz bebekleriyle içimi deliyor. Bu nasıl bir bağlantı
hissi. Bu nasıl bir güç hissi. Sonra bir hamleyle hırkanın içinden çıkıp yere
pençelerinin üstüne atlıyor. Üzerinde görünen hiç bir yarası yok. Kanatlarını açıp birkaç metre alçaktan
uçtuktan sonra gökyüzüne doğru yükselip yanıbaşımızdaki ormanın içine doğru
uçup gözden kayboluyor.
Öyle
kalakalıyorum anın sarsıcı gücünde. İçimden mutluluk gözyaşları geliyor.
Bisikletli adamla birbirimize bakıyoruz
içten birbirimize teşekkür ediyoruz. Tam sözleştiğimiz vakitte
buluştuğumuz için içimde bir kutlama yükseliyor. Yuuka’yla arabaya biniyoruz,
kontağı çeviriyorum, saat 11:11.
Kartal sizlere
bir mesaj iletmemi isteyen haberciydi. Ben de bir haberciyim. İki haberci yolun
ortasında buluştuk. O size iletmemi istediği mesajı bana verdi. Ruhuna ve
varlığına şükrederek uğurladım.
Mesaj herkes için
değil; onu almaya vakti gelmiş olanlar için.
“Bu dünyanın
fizikselliğine, sertliğine, zorluğuna, kartalın araçla çarpıştığı gibi çarpıştınız.
Ruhumuzun inceliğini, güzelliğini, kendine has parıltılarını anlayamayan kimi
ebeveyn, kimi öğretmen, kimi eş, kimi işverene çarpıp kanatlarınızın üstüne
düştünüz; hem de defalarca kez. Fiziksel hasarlar da oldu. Kiminizin dişleri
döküldü, kiminizin saçları döküldü, omurgası çatladı, sinir sistemi bozuldu...
Siz gökyüzünden
süzülerek inen bu kartal gibi Iilahi Işığın içinden süzülüp de geldiğinizi
unuttunuz. Işığın dalgasını süren kanatlarınızı unuttunuz. Yolun ortasında
şaşkınca durmuş bir o yana bir bu yana bakıyorsunuz. İlahi yardım burada. Size
kartal olduğunuzu ve yerinizin gökler olduğunu hatırlatan ilahi yardım tam
içerden doğuyor.
Size ışık
varlıkları olduğunuzu ve kanatlarınızın güçlü olduğunu hatırlatan ilahi yardım
tam içerden doğuyor. Ve içerden uzanan bu yardım elinin fiziksel bir yansıması
olarak bu kartal hikayesini ve getirdiği mesajı okuyor-dinliyorsunuz.
İçerden doğan ve de
gözlerinizden-kulaklarınızdan giren, ilahi zamanlamayla mükemmel. Tam vaktinde.
Sizler
zaman-mekanın tutsakları değilsiniz. Buraya kendi isteğiyle gelmiş, en engebeli
alanlarda dahi uçabilmeyi öğrenmek isteyen ışık parçalarısınız. Ve Işığın
bollukla yağdığı bu dünya evresinde, bir yükseliş kapısından daha geçiyorsunuz.
Ayaklarınızın üzerinde doğrulma, ışığınızın merkezinde olma, kanatlarınızı açma
vakti. “Kim olduğumu ve ne istediğimi biliyorum” demenin vakti. Kalbinize doğan istekleri neşeyle, coşkuyla,
beklentisizce takip etmenin vakti. Akşam güneşine doğru açtınız kanatlarınızı,
bir ruh ailesi-bir kabile olarak uçuyorsunuz.”
Akşam güneşine
doğru açtık kanatlarımızı bir ruh ailesi-bir kabile olarak uçuştayız.
Çok şükür. Sonsuz
şükür. Aşk ile.
Not:
Şimdi biz, Yuuka’yla,
kendi kalbimize dolan isteklerin peşinden Mısır’a gidiyoruz. 21 Aralık’da Giza
piramidinde ışık demirleme meditasyonu yapacağız. Bu uzaktan katılımlı toplu
meditasyona hepinizi şimdiden davet ediyorum.
Bu konuyla ilgili
bir blog yazısını yarın tamamlayıp yayımlamayı düşünüyorum. Fb üzerinde de bir
etkinlik sayfası açacağım.
No comments:
Post a Comment
Note: only a member of this blog may post a comment.