Kardeşlerim,
Bu olanlar, kim olduğumuzu daha derin -daha yüksek bir
boyutta bulup deneyimleyebilmemiz için bir şanstır. Kendimizi adıyla sanıyla
ölümlü bir insan olarak aynada gördüğümüz haliyle tanımlıyorsak ve tanım bu
kadar sığ ise, o zaman fırtınalar, rüzgarlar, dalgalar, biz sandığımız o şeyi
yıpratır, belki de siler süpürür. Oysa daimi olan kutsal varlığımıza dair
sezgilerimiz varsa, yani kim olduğumuza dair sessiz-sözsüz tanımımız, derinde-ışıkta-Yaratan’da
bir yerdeyse, bir çok fırtına görmüş bir teknenin maharetiyle dalgaların üstünde,
içinde, arasında ilerleriz ya da bir kartal gibi sert karşıt rüzgar akımlarını
sürer sonunda fırtınadan çıkarız. Yine güneşli günler gelir, gemiler limanlara
yanaşır, kartallar yükseklerdeki evlerinde dinlenir. Bu süreçte aklımızın bir
kenarında büyük bir yardımcı olarak kalsın bu bilgi: Herşey başlıyor, ilerliyor
ve geçiyor… Her şey geçiyor. Bu da geçecek. Şimdi yaşadıklarımızın bize
hissettirdiği korkunun içinden, arkasına geçip daimi Tanrısal Işığımızı bulma,
sahiplenme, olma zamanımız geldi. Bu sınavlar, bu sonuçlar içindir.
Henüz kendinize dair tanımınız çok çok sığ ise, katı
şüpheci, materyalist, zifiri karanlık bir zihin haliyseniz, bu sözler zaten
kulağınıza varmaz, varsa da içinden alacak birşey bulamazsınız.
Onlardan biri değilseniz ama kendi derinliğinizde de
değilseniz, fırtınanın yıpratıcı etkilerini dolu dizgin yaşayacak; korkunun,
paniğin çeşitli dalgalarında sürekli kaybolacaksınız. Bu sözlerden alabileceğiniz
bir ilham var: “Kendinizi aramak ve bulmak için hala şansınız var.”
Ben kimim diye sorun Yaratan’a. “Hakikati hissedebilmem için
yardımcım ol, Sana sığınıyorum, sana Teslim oluyorum Alemlerin Yaratanı”,
deyin. Duanız ve niyetiniz bu olsun. Yükselen dalgalardan korkmanız kaçınılmaz.
Hakikat bu dalganın içinde-ötesinde derininde… Sürekli düşünmeyi bırakın. Duanızı
ve niyetinizi edin, derin nefesler alarak yükselen korkuyu dinleyin.
G-E-Ç-E-C-E-K. Herşeyin doğası bu. Geçecek. Ve de sanki o tünel ve siz içinden
geçen insansınız gibi, içinden geçeceksiniz.
Içinden geçtiğinizde, yani korku, panik, keder dindiğinde
kutlayın kendinizi. Şükredin Yaratan’a… bir dalga daha, bir tane daha… Her
sefer bir dalga. Geçeceğiniz bütün dalgalar ve fırtınanın tamamı için kafa
yormak boşa… Ağır duygulardan oluşan dalga her yükseldiğinde, kaçınmadan,
direkt içine dalarak, dinleyin… Geçecek, geçeceksiniz… O sizden geçecek, siz ondan
geçeceksiniz. Ve bu karanlık tünelden geçerken hakikatinizle kavuşacaksınız;
Kutsal ışığınızla, gerçek gücünüzle.
Sonunda fırtına dinecek.
Bulutlar dağılıp güneş açınca, ufukta bir çok gemi
görünecek.
Bir çok kartal çıkacak, kanatlarını kocaman açmış, hafif
rüzgarın üstünde süzülen.
Fırtınadan ışığını hatırlamış bir çok insan çıkacak. “AAAA
cennet dünyayı yaratalım diye gelmiştik buraya.. nasıl da unutmuşuz, diyecekler…
Gülüşmeler olacak…” Gözle görülür, hissedilir, büyük dönüşümler olacak. Aşkın
birliğine doğru akıyoruz girdabın farklı kollarından; bir noktaya…
Bunları varlığımın hakikatini sezdiğim o derin yerden
duyumsuyor ve alıcılarıyla paylaşıyorum.
Içimde hem bu anın toplumca hissettirdiği duygular var, hem
de başaracağımızı gören gönlümde kutlama var. Bu anın getirdiklerini daha fazla
reddetmeyelim, ertelemeyelim. Madem tuğlalı, çatılı, bahçeli, bahçesiz
evimizdeyiz; madem etten, kemikten, kandan, irinden bu bedendeyiz, artık
dikkatimizi, şimdiye ve buraya demirleyelim; içimize.
Bu kadar şey yazıp virüse dair doğrudan birşey söylemediğimi
farkettim. Korku onun limanı. Korkmamaya çalışmak da nafile… Onunla fiziksel
olarak karşılaşmamak da imkansız. Belki önümüzdeki yıllar içinde türlü türlü versiyonlarını
görüp geçireceğiz. O artık büyük uyanışa son bir sebep veren fırtına. Tabii ki evinizde kalın, maske ve eldiven
kullanın, onun dolaşımını yavaşlatmanız birçok insana kendiyle yüzleşmeleri ve
dönüşümleri için ekstra zaman verecek –ilahi plan eğer böyleyse… O, karanlık
bir zihnin, kötü amaçlı bir yaratımı ise bile, yine de büyük uyanışa hizmet
ediyor. O ışığını unutmuş - karanlık zihin - Yaratanın ışık dolu zihninden
sonsuzluk oranında küçük.
O karanlık zihnin bütün çabaları boşa…
---
Ruhunun ışığı sönük olan insanların bedenleri de korumasız
ve zayıf.
Siz ruhunuza doğru açılım yaparken bedeninizin de gerçek fiziksel
gücüne ve dayanıklılığına doğru açılacaksınız. Dua-nefes çalışmaları ve
meditasyonlarınıza ek olarak bolca fiziksel bedeninizi çalıştırmanızı tavsiye
ediyorum. Yoga, Tai chi gibi çalışmaları bilmiyorsanız online kurslar’dan,
youtube videolarından faydalanabilirsiniz. Günde 3 şınavla başlayıp bir
haftanın sonunda 10 şınava ulaşabilirsiniz. Her gün derin nefesler eşliğinde
bir kaç dakika soğuk duş alarak bedeninizdeki vahşi gücü açığa çıkartabilirsiniz.
(Bununla ilgili her şeyi, Wim Hof ve yöntemini araştırarak bulabilirsiniz.)
Sağlığınıza iyi gelmediğini yürekten bildiğiniz her şeyi
bırakmanız için bundan daha iyi bir vakit olamaz. O sigarayı, kalbinizden öyle
hissediyorsanız artık söndürün.
Güneşi görebilmenin, toprağa dokunabilmenin fırsatlarını
kollayıp değerlendirin.
Virüs yaşlılara etki ediyormuş. Yaşlı ne demek? Yaşlılık
zihinsel bir hastalıktır. Artık yaratamamak düşüncesidir yaşlılık. Son
nefesinde bile genç olanlar vardır. Zaten onlar ölmezler. Sadace geçerler. Kendinizi
yaşlı ve yorgun hissediyorsanız;- ki belki de yıllarını ofis işinde geçirmiş
35-40 yaşında birisiniz;- bir silkelenin.BEN KİMİM? Diye sorun. Bu soruyu
sormak ve Yaratan’dan yardım istemek için hiç bir zaman geç değil.
Yaradanın size bahşettiği yaratıcı gücünüzü aktive edin.
Kendi içimizdeki dalgalarla yüzleşmelerimizin arasında, gelecekte hep beraber kuracağımız Yeni Cennet
Dünya’yı hayal edin. Nasıl bir dünya O? Ütopyadır o deyip küçümsemeyin.
Kalbinizdeki çocuk mucizelere inanıyor. Bırakın o kursun bu hayali. Dalgaların arasında
nerede buluşacakmışız anladık mı? Anlaştık mı?
Cennet dünya’nın eterik alemdeki yaratım alanında
buluşacağız.
Ahhhh… hayvanlar ve insanların derin bir iletişim ve dostluk
içinde yaşayacağı, paranın olmadığı, çok yüksek ruhani teknolojilerin bütünün
ferahı için kullanıldığı, her kesin her çocuğun anne ve babası gibi hissettiği,
herkesin birbirine kardeşmiş gibi hissettiği, paylaşım çemberlerinde
değerlerimizi güçlerimizi birbirimizle paylaştığımız, uzayda yolculuk
yapabildiğimiz, suyun altında nefes alabildiğimiz, dünyanın kaynaklarını
sömürmeyen-onurlandıran, bir büyük dünya ailesi, bir büyük galaktik aile, bir
büyük evrensel aile oluşumuz… VE OLDU BİLE ÇOK ŞÜKÜR diyeceğiz içimizdeki
coşkuyla.. Bileceğiz ki buluştuk bu hayali kuran-bu yaratımda aktif görev yapan
bütün ışık varlıkları olarak… Hayal gücümüz sonsuz gençliğimiz ve
özgürlüğümüzdür.
Fırtınamız kutlu olsun. Bütünün hayrına olsun. Ve öyledir
şükürler olsun.
21 mart 21:00 ve 24 Mart 23:59 iki meditasyondan oluşan bir
etkinlik açmıştım Facebook’ta. İlkine katılmadıysanız, niyetinizle dilediğiniz
vakit katılabilirsiniz.
Meditasyona dair daha fazla bilgiyi fb etkinlik sayfasında
okuyabilirsiniz.
etkinlik linki:
Katılacak olanlarla 24 Mart’ı 25 Mart’a bağlayan gece yarısı
buluşmak üzere.
Aşk ile
No comments:
Post a Comment
Note: only a member of this blog may post a comment.