(Art: Gate of God by Gary Osborne)
Toprak çağından
son bir yükseliş yazısı.
Üstadların
kehanet ettiği, haberci ruhların yüzyıllardır duyurduğu, haberi kalbine konuşan
Yaratan’dan alanların hep sezdiği, hep beklediği ve bazen ulaşılmaz kadar uzak
hissettiği “Aydınlık Çağ”ın giriş kapısına vardık. Bu güne kadar haberi
verilmiş olan bu büyük olaya kendini hazırlamamış olanlar anlamsızlık ve
amaçsızlık içinde kaybolmuş olabilirler; korkuyla, öfkeyle ya da kederle
savruluyor olabilirler. Ya da bu ilahi olayı durdurabileceğini sanan
karanlıklar panik halinde çıldırıyor olabilirler.
Bu güne kadar
gönderilmiş bütün ışık dalgaları onları özümsemek için şükranla kalplerini
açmış bekleyen insanlar ve varlıklarca alındılar. Bazıları yaşadıkları süre
boyunca gelen birçok ışık dalgasını varlığına demirleyerek yeni çağın kapısına
bilinci iyice yükselmiş olarak vardı.
Onlar için olacak olanlarda bir sürpriz yok. İçlerinde kutlama hissi yükseliyor.
“Aydınlık çağ
nedir? Ben de onun bir parçası olmak isterim,” diyorsanız geç kalmış
sayılmazsınız.
Aydınlık çağ birliğin
çağıdır.
İnsan bu görünen
dünyanın yanıltıcılığından dikkatini içeriye çevirebilseydi önce evren kadar
büyük olan zihninin kaosuyla karşılaşır ve kendi içinde kaybolurdu. İçeride
kalmaya devam etseydi o kaotik evrenin merkezindeki ışık kapılarını görür,
onlardan geçer ve hakikate çıkardı. O haikakat ki her bir zerrenin
ayrılmamacasına 1 sonsuz enerji büyüklüğünün parçacıkları olduklarıdır. Ve o
Sonsuz Enerji büyüklüğü İlahi Aşktır. Her zerre Yaratan’dandır. O’nundur ve de
O’dur. Her zerre kutsaldır. Evrensel evrim oyununda kendini bilmeyerek yola
başlayan her zerrecik sonunda bu hakikati kendi içinde keşfedecektir.
O hakikate
ulaştığınızda, o hakikat vicdanınızın tamamı haline geldiğinde, hiçbir zerreye
zarar veremezsiniz. Her zerredeki kutsallığı görür ve onurlandırırsınız. Her
zerreye aşık olursunuz.
O hakikate kendi
içimizde ulaşabilmemiz için bir çok hayat boyu şansımız oldu.
Dünyada yaşayan
varlıklar şimdi haberi verilmiş bu büyük uyanış çağının giriş kapısındalar.
Birçok hazırlayıcı ışık dalgasından geçtik ve bir çok dalga içimizden geçerek bilinçaltımızın
kirlerini temizledi.
Aydınlık çağın
giriş kapısı olan önümüzdeki birkaç ay kaotik hissedilebilir. Acı duyulabilir.
Çünkü bu kapıdan geçmek için insan geçmişten getirdiği bütün acılarıyla kısa
süre içinde yüzleşip, korkuyu, öfkeyi, kederi, sevgiye, şefkate,
bağışlayıcılığa, birliği dönüştürmelidir. Bu hızlandırılmış temizlik süreci önceki
ışık dalgalarından tam istifade edememiş insanlarda zorlayıcı hissedilebilir.
Hem bireysel hem
toplumsal, hem küresel seviyede gizli kalmış karanlık duygular, düşünceler, planlar
ve gerçek tarih bir süredir yüzeye çıkıyor ve görünür hale geliyordu. Eskiden
komplo teorisi denilen karanlık planların planlayıcıları bile bazen kendi
ağızlarıyla gerçek arzularını içlerinde tutamayıp ifşaa eder oldular.
Şimdiye kadar ne
ifşaa olduysa sadece bir hazırlıktı. Burada giriş kapısındayız… Saklayacak
şeyleri olanların vay haline… Çünkü gemileri çürümüş ve nereden tıkasalar başka
yerden patlayıp su alıyorlar; batıyorlar. …Ve sürekli hala yüzebildiklerini,
çok sakin olduklarını , hatta herşeyin tam istedikleri gibi gittiği imajını
vermeye çalışıyorlar. Aslında dağılıyorlar.
Onların yarattığı
bu güçlü olma imajına kanan korku halindeki kalabalıklar onlara kendi güçlerinden
güç aktarıyorlardı.
Herkesin dikkati
içlerinden doğacak bir ışık patlamasıyla kendi içlerine getirilecektir. O zaman
karanlıklar da beslendikleri enerjileri kaybetmiş olacaklar.
Herşey özgür
seçimle.
Şu an yanyana
yürüyor olabiliriz. Ama bakarsınız yarın bambaşka boyutlarda olabiliriz. Herkes
kendi seçiminin evrenini deneyimleyecektir.
Sonsuz
olasılıklar içinden kendilerine verilen
Uyanış çağını görenler ve şükranla alanlar O boyutta olacaklar. Belki bazıları
son anda gelecek olan en büyük uyandırıcı ışık dalgasıyla uyanıp birliğin
evrenini seçecektir.
Bazılarıysa henüz
frekanslarını o bilinç noktasına yükseltemeyecekleri için 3. Boyutun kaotik
deneyimlerine kaldıkları yerden devam edeceklerdir.. adeta hiçbir şey olmamış
gibi… belki sizi bu gün tanıyan birileri yarın size dair hiç bir şey bilmez
olup kendi boyutunda evrimine devam eder. Ve siz onu tanımış daha yüksek bir
bilinç olarak onu sevgiyle hatırlar kendisinin yükselişi için de bulunuduğunuz
birlik boyutundan dua edersiniz.
Ve aslında bu
şimdiden oluyor. Bazı insanlar yanınızdan sizi görmeden geçiyor. Bir seslenecek
olsanız korkarak kendilerine geliyorlar.. “ahhh, sen oradamıydın? Ne var?”
Farklı evrim
seviyelerindeki varlıkların hepsinin aynı anda aynı ışık boyutuna
yükselmelerini bekleyemeyiz.
Evet aynı dünyayı
paylaştık. Aynı dünyayı paylaşabilmek için hepimiz kişisel travmalardan, ve ego
istasyonundan geçtik.
Ruhani
öğretmenler, ışık işçileri, ışık rehberleri bazen çok karanlık bir aileye ya da
topluma çocuk olarak geldiler. Bazıları da dünyada kalabilmek için yemeğe
gereğinden fazla gibi gözüken şekilde önem vererek kilolandılar. Bu gün dünyada
ağır kilolarla demirlenmeye çalışan birçok insan var.
Şimdi Saturn ve
Jupiter 21 Aralık Kış Dönümünde, Kova Burcunda buluşarak, Kova Çağının girişini
Türkiye saatiyle 21:33’de işaretlediklerinde aynı dünyayı paylaşma
zorunluluğumuz ortadan kalkıyor ve evren okulunun bir üst sınıfına yükselme
şansımız doğuyor. Bu kapı bir üst sınıfın kapısı. Aynı parlak geleceğe niyetlenmiş olanların yan yana yükselme
vakti. Onlar için hayat gün be gün dışarıdaki kaotik görünümüne rağmen daha
akışkan, daha kolay, daha keyifli, daha neşeli gelişecektir. Tabii ki
kalplerimiz ister ki bütün insanlık birlikte yükselsin. Ama Varlıkların özgür
seçimleridir olan ve olacak olanlar. Saygı duymak ve sevgiden ötürü onları
özgür bırakmak gerekir. Sevgi özgürleştirir.
Bizim seçtiğimiz
gelecek zaman hattında (!) insanlık üzerinde büyük kontrol planları yapanların “great
reset planları” ellerinde patlayacaktır.
İnsanın ruhla
bağlantısını kapatabilmek için hem radyasyon ile, hem hava yoluyla zehirleyerek,
hem yarattıkları hastalıklar hem de çare diye çıkarttıkları aşılarla, hem
genetiği bozulmuş gıdalarla, hem de aslen karabüyü ve dünyadışı sahiplerinin
silahlarıyla saldırdılar. Binlerce yıl önce “Tanrı” efendilerinin yaptığı gibi
bir köle ırkının tek sahibi olmak istediler. Ancak o vakitlerde başlamış olan
karanlık giderek, yükseldi, yükseldi, yükseldi ve daha fazla yükselemeyeceği bu
günkü en yüksek noktasına vardı. Bu noktada tıpkı yin-yang sembolünde olduğu
gibi net bir çizgi ayrımıyla karanlığın çağı tamamlanıyor ve ışığın çağı
başlıyor. Her kes evrenin kurallarına ve döngülerine uymak zorundadır. Onların
planları ellerinde patlamak zorunda. Onlar yanlış yerde hapsolmuş durumdalar.
Aydınlık çağ
başlıyor ama 22 aralık sabahında uyanıp yepyeni bambaşka bir dünya göreceğimizi
de zannetmeyelim. Fiziksel olarak kurulmuş, aydınlık geleceğimizle uyumlu
olmayan herşeyin-her sistemin, her düzenin gözlerimiz önünde yıkılması gerek.
Dünyaya yapılmış her türlü hasarın onarılması, her türlü zehrin temizlenmesi
gerek. Hem varlıklarımızdan hem de dünyadan büyük zehir yükselecek. Bir süre
buna şahit olacağız. Sonra belki önümüzdeki 100 yıl sürer bilinç yükselişimiz
ve birlik dünyasını yaratmamız.
Ama öyle
düşünüyorum ki önümüzdeki 5 seneyi geçirdikten sonra daha gençleşicez, daha
güçlenicez ve zamanı daha çok anda yaşar olacağız. Zamanı anda yaşayan biri
için 100 yıl hem bir hiçtir hem de sonsuzca doludur.
Aşk olsun.
Bu arzuyu ve görevi gönlünde duyanlar zaman-mesafe gibi engelleri aşarak buluşacaktır. Buluşmamız bütünün en yüksek hayrına olsun.
(Başlamadan evvel kendinizi derin nefesler alıp vererek dinginleştirin. Yaradana seslenerek onun iznini, kutsamasını, şifasını, onun merhametini, ışığını dileyin.
(bu esnada açık boyut kapılarından gelen enerjiler bedeninizden geçerek dünyaya girecek, yayılacak)
hayallerinizde coşkuyla, mutlulukla, inançla yaşayın.. Bu, ruhani boyutta aktif bir yaratımdır.
Fb etkinlik sayfasını da paylaşmanzı rica ederim:
No comments:
Post a Comment
Note: only a member of this blog may post a comment.