Tuesday 17 October 2023

72. Ayahuasca-Toad-Şamanik ilaçlar 1-2-...





Fb'ta şamanizm temalı bir gurubun yöneticisi tarafından davet aldım, guruba katılmam ve Ayahuasca ile ilgili deneyimleri paylaşmam konusunda.

Aşağıda göreceğiniz Bu 2 yazıyı guruba yazarak paylaştım ve ve bu yazı dizisinin devamı gelecek dedim. 

Yazıları guruba üye olmayan ve konuya ilgi duyan dostlarımın da okuyabilmesi için blog sayfama taşıyorum.

Bütünün en yüksek hayrına olsun.


Yazı 1: 

Tanışma ve Ayahuasca 1 


Burada Ayahuasca ile deneyimlerimden edindiğim bilgileri paylaşmak üzere davet edildim.

Ben bir Ayahuasca şamanı değilim. 

Şaman mısın peki deseniz... Ona da evet diyemem. Çünkü kendimi tanımlamak için böyle adları-sıfatları kullanmaktan itinayla geri duruyorum. 

Ne yapıyorsun derseniz, belki şukadarını söyleyebilirim: Kalbimde büyük bir Tanrı sevgisi ve güveni var. O sevgiye ve güvene yaslanıyorum ve içimi doldurmasını, içimden taşmasını izliyorum.

İçimden taşarken bana sorulan bazı sorular yanıt buluyor, bazı hastalıklar şifalanıyor, bazı tıkalı yollar açılıyor, bazı kaybolmuşlar içsel yola geri dönebiliyor, vakti gelmişler ölüm yoluna girebiliyor.

Ama bunların hiç birinin kaynağı değilim. Belki bir köprü, bir vasıta, bir aracım Tanrı öyle istediğinde. Ben öyle olmaya açığım ve gönüllüyüm.

Yaptığıma-daha doğrusu benim kanalımla yapılanlara şamanlık denebiliyor. Onun için de insanlar şamanizm ile ilgili sorularını sormaya bana doğru çekiliyorlar.

Oysa şamanizmle ve ya sonu "izm" olan hiç bir şeyle bağlantım yok. Yine de sorulara yanıtlar gelebilir.

Bu kendimle ilgili minik bilgiyi verdikten sonra Ayahuasca ile ilgili deneyimlerimi paylaşmaya ufak ufak başlayabilirim.


2016-2017 senelerinde Peru'da 4 kere ayahuasca törenine katıldım, arınmak, şifalanmak ve özümle arama girmiş illüzyonları çözmek niyetiyle.

Bu bir çok insanın fiziksel deneyimiyle kıyaslandığında pek minik bir deneyim. orada 69 kere törene katılmış bir kimseyle tanışmıştım ve girmeye devam ediyordu.

Orada törende 3-4-5 bardak ayahuasca içenler olduğuna şahit oldum. Oysa benim için çok küçük bir doz yeterliydi. Hatta son Ayahuasca törenimde yalnızca 1 yudum aldım. Bünyem çok hassas, perdeler kolaylıkla kalkıyor. 

Sonra yüksek dozlara rağmen "bu neydi, hiç birşey yaşamadım, uyuya kaldım, bir şey hatırlamıyorum" diyenlerle de karşılaştım.


O minik dozlarla girdiğim  4 deneyim 4 büyük kitap çıkartır. Bana hayatımın kodlarını baştan yazdırdı. Bir daha hiç birşey aynı olmayacak diye bir iddealı söz var ya.. işte o oldu.

tabii unutmamalıyım ki aynı sene benim astroloji haritamda büyük kırılımlar, ölmeden ölmeler, şamanik inisiyasyonlar vb. gözüküyordu ve numoroloji olarak da o seneki hayatıma etki eden olaylar silsilesinin sayısal değeri 7 idi: 7'nin nomorolojik anlamı hakikati aramak, ona yanaşmak, çekilmek.

...ve bunlar düşünerek ayarlanmamıştı. Tam tersine orada, bizzat yaşarken fark ettim daha büyük bir resmi: "ah bugün seremoni günü ve güneş tutulması"

Yani hepiniz bilirsiniz ki ruhun trenine bindiğinizde bazen çok hızlı çeker sizi ve bir biri ardına mucizeler, farkındalıklar, vs.


Velhasıl, o vakit yaşadığım Ayahuasca törenlerinden sonra yazdığım blog yazıları okuyanlara çok içten, derinden geldi, dokundu..

Birçok kişi sonradan bana ulaşıp Ayahuasca ve Toad ile ilgili sorular sordu. 

Fiziksel deneyimim minikti ama içsel deneyimim dinlemeye değer güçteydi sanırım. Ve aynı güç beni şimdi gurubunuza davet etti, çekti.

Bu arada atlamamam gerekir ki ilk 3 çayı kendimle çalışmak için içmiştim; dördüncü çayı ise 12 kişin şifası için.(Evet bir ayahuasca şamanı olmadığım halde-Ayahuasca Annenin bizzat çağrısı ve müsadesi ile.)

O süre içerisinde bir kere de dünyanın en güçlü ilacı olarak bilinen Toad ilacını aldım.

Ayahuasca annenin 4 tören yani yaklaşık 32 saat süresinde verdiği tüm anlayışı sıkıştırılmış bir ders gibi 20 dakikada verdi ve yaşattı ve belki bir Ayahuasca seremonisinde duyumsanabilecek olan zorlayıcı gücün milyar katınca zorlayarak.

Ayahuasca anne "vakti geldi artık kapıları aç" dediyse Toad, "geç kalıyorsun" deyip  kapıları parçaladı.

O zamandır bir daha bir ilaca çekim duymadım Ayahuasca dahil. 

Çalıştığım tek ilaç kalbime dolan frekans-ışık.

Çalışırken kullandığım araç ise ses. Buna da ses ile şifa diyorlar. 



------------


Yazı 2:


Ayahuasca hakkındaki anlayışım geçen seneler içinde derinlik kazandı. Tıpkı okunan bir kitabın verdiği bilginin içinize sinmesinin de zaman aldığı gibi.

Ayahuasca ve ya Toad herkesin yolu değil. Onlarla tanışmak ve birleşmek ya kötü karmanın sonucu ya da iyi karmanızın sonucudur. Çünkü onlar ilaç olup şifalandırabileceği gibi zehir olup yakma gücüne de sahiptirler. Onların hangi gücüne bağlantı kuracağınız ise sizin bilinç frekansınızla ilgilidir. Tuz da öyle şeker de, doğadaki tüm elementler de öyle.

Onları bedeninize zihinsel bir ittirmeyle mi aldığınız ruhsal bir çekimle mi aldığınız, alırken niyetinizin ne olduğu, onlarla bir bağımlılık kurup kurup kurmadığınız, 

şifa olabilecek tüm elementleri sizin için zehre dönüştürebilir.


Ayahuasca ve ya Toad ile çalışmak istiyorsanız kendinize sorun: neden?

Bu ilaçlar size ölümü tattırır.

Siz buna hazır mısınız? Buna gönüllü müsünüz? uçurumdan aşağı sonsuz ışığınıza doğru dalmaya cesaretiniz, iradeniz, isteğiniz var mı?

Kendinizi bulmak adına ölümden geçmeye razı mısınız?

Kendinizi bulma yoluna o derece adanmış durumda mısınız?


Bir çok insan için kendini arayış yolu denilen yol bile tüketici fiziksel hayatlarının bir kötü kopyasına dönüştü.

Biraz ondan denemek, biraz bundan, biraz o ilaç, biraz bu ilaç, biraz o yoga, biraz bu, biraz o hoca, biraz bu hoca...

Bu kutsal ilaçlara en güçlü, en saf niyetinizle, tüm açıklığınızla yaklaşmanız en hayırlısıdır.

O istek öyle güçlü olsun ki o ilaca giden yol ayaklarınızın altında açılıp kaysın.

O ilaca giden yolda imkansızlıklar yok.

Her şey mümkün. Çünkü o ilaç sizin özünüzle buluşmanızda açacağınız önemli bir boyut kapısı. 

Bu yol sizin yolunuzsa, içinizde duyduğunuz istek çok güçlü ve sizi her türlü engelin üstünden aşıracak ve sizi hedefe-kapıya ulaştıracak-korkuyor bile olsanız-.

Korku bilinmeze karşı normal bir insani duygu.

Korkunun içinden geçip gidişiniz ise özünüzü bulmaya yönelik adanmışlığınızın bir numaralı göstergesi.

Yalnızca bu derece cesaret gösterenler bu kapıdan geçebilir.


Yoksa o kapıya bir turist olarak varanlar için, 3-5 bardak-100 tören yeterli değil.

Onlar ilacı bedenlerine aldıktan sonra güçlü zihinsel bir duvar yükseliyor ve kendi duvarlarına çakılıyorlar. Uyuyup kalıyorlar ve ya bilinç altının karanlık labirentlerinde ürkütücü yolculuklar yaşayıp dönüyorlar. Yahut Galaktik aldatıcı ışıkların lunaparkında bir eğlence turu yaşayıp geliyorlar. Sonunda ilaçtan gerçek bir kazanımları olmuyor.

Yaşadığım Ayahuasca Ve Toad deneyimlerini güçlü ve kazançlı kılan şu niyetim ve ona verilen ruhsal cevaptı:

"Yaradanım, bu anda son nefesimse aldığım, razıyım, sana teslimim ve özüme giden yoldan 1 adım geri dönmeyeceğim. Kendimi içsel karanlığıma doğru hakikati bulmak üzere bırakıyorum.

Sana güveniyorum. Sana teslim oluyorum."


Bu teslimiyet bir karakteristik değil bir kazanım. Yaşlı bir ruhun  birçok reenkarnasyon sonunda kazandığı bir güç.

Bu gücü çocukluğumdan beri fırsat bulunca ortaya çıkarttım, ya da kendiliğinden öyle oldu.

İlkokul Öğretmenim sordu, kim bu uzun şiiri ezberlemek ister, okullararası bir festivalde çıkıp okumak üzere. Hiç öyle bir gücüm olduğunu bilmeden atıldım. Ben dedim. Ben yapıcam. Çıktım okudum.

Lisede öğretmen seslendi: kim 19 mayısta okul şovunda gitar çalıp şarkı söylemek ister?

Atıldım. Ben dedim. Ben yapıcam. henüz gitarım bile yoktu. Daha tek nota çalmayı bilmiyordum ve 1 ay sürem vardı.  O ana dek içimde hep bir gitarım olması isteğim vardı ama ailemin maddi sıkıntısından ötürü bunu onlardan isteyemiyordum. Dayım çıkageldi. Ne hediye alayım sana dedi. Gitar dedim. Aldı, çalıştım ve çıkıp 2 şarkıyı okul önünde çalıp söyledim.

Bunlar basit olaylar gibi gözükse de kanatlarımın gücünü test edebilmem ve özümün değerlerini yansıtabilmem için birer şanstı ve şans kapıyı çalınca ben "ya, ama, peki, yoksa," demeden gözüm kapalı dalışa geçtim.

25'lerimde bir Amerikan yerlisi usta (Tonny Night Eagle- ataları amerikan yerlisi olan bir Güney Kıbrıs vatandaşı) bana ruhumun bir adı olduğunu söyledi. "Strong Wings" adını kulağıma fısıldadı. Güçlü kanatlar.

Eşimle tanıştığımda 9 yıldır gemilerde kaptan olarak çalışıyordum. Her şeyi yakıp yeni bir hayata kanat açma zamanıydı. Tüm diplomalarımı ve sertifikalarımı bir ateş çukuruna atıp yaktım.

Hangi deli diplomasını yakar dedi ailem. Beni evlatlıktan da reddettiler. Cebimde yalnızca 50 dolar para ile Japonya'ya uçtum yeni hayatımı yaratmak üzere. Şifacı olmalıydım. Sonra o vakit herkesin delilik sandığı kararlarım iyilikler güzellikler doğurdu. Kızımız doğdu, ailem beni geri kucakladı. Zehirli bağlarımız temizlendi.

Bir gece içime bir bilgi doğdu ancak bir deli takip eder derler. Aldım davulumu , bindim arabaya, sürdüm dağa ve ormana. Kadim bir mezarlık ve dolunay, gittim oturdum orda bacaklarım titreyerek, nefesim kesilerek. Davulu çaldım. Sardılar beni ruhlar her yönden. Onlar bile kim bu manyak dedi sanırım. Davulu çaldıkça nefesim açıldı, gelen çok yüksek enerjileri ağzımdan sözler ve sesler olarak bıraktım.

Her bir dalış beni bana yaklaştıran bir şamanik inisiyasyondu.

Bir başka sefer elimizdeki birikimi bir yatırım aracına koydum; hepsini birden. Bunu duyan yine delilik der. O senin çocuğunun okul parası, geleceği, ne yaptın aptal adam der...

Yuuka demez. Eşim Yuuka bir şaman ve içime dolan rüzgarları en iyi o biliyor. Benimle birlikte uçabiliyor.

Ben çılgınlık gibi gözüken o hareketi yaptıktan bir kaç ay sonra koyduğum paranın kat ve katı geldi ve biz o parayla hayalimiz olan çiftliği bir dağ başına yaptık.

Şimdi orada yaşıyoruz. Yıldızlar altında, zeytinler arasında... 


Ben burada bir kaç tane örnek olarak yazdım ama hayatım bu çeşit dalışlarla dolu. Dışardan bakan biri bu adam neye güveniyor da bu kararı alabiliyor, Ya deli ya çok şey biliyor diye düşünebilir..


Oysa hiç birşey bilmiyorum. İçimden bir rüzgar kalkıyor sanki ve ben kanatlarımı açıp ona teslim oluyorum. Bu Yaradan'a olan güvenim.

Daha bir kere bile yanlış bir yere konmadım. O kalkan rüzgar beni hep olmam gereken yere götürdü. (O rüzgar olmaksızın atlayışlarım da oldu ve onlarda ise canım acıdı :))

İçimden kalkan rüzgara , Tanrının elimden tutan, kalbimden çeken gücüne olan inancım, güvenim sarsılmaz.

İşte böyle biri olaraktan Ayahuasca ve Toad'un kapısında durdum ve ben geldim dedim. Tam birbirimize söz verdiğimiz vakitte buluşmuş olduk.

Benim bu ilaçlarla olan güçlü deneyimim şamanlığımdan, ezoterik çalışmalarımdan, ruhani bilgilerimden vb. gelmiyor. Ben bir ilacın ustası değilim.

Yaradan'a olan sonsuz güvenim ve ona koşulsuz şartsız teslim oluşum güzellikler yaratıyor.

Bu yazı ile sizlere güven ve teslimiyetin -korkuya-rağmen- ne kadar önemli ve yol açıcı olduğunu anlatabildim mi?


Aşk olsun, Hu  






--------


Şimdi içimden yükselen rüzgara teslim oldum ve Kasım'da kısmetse İstanbul'a geliyorum, Ruhani rehberlik ve şifa seansları sunmak üzere.

10-16 kasım-Şişli.

İlgilenenler lütfen strongwings121212@gmail.com adresinden ulaşarak bilgi alsın.







No comments:

Post a Comment

Note: only a member of this blog may post a comment.